“2019’da ağır hak ihlalleri yaşandı”
İHD, TİHV, hukuk örgütleri ile sivil toplum örgütleri, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla birçok kentte yaptıkları ortak açıklamada, kadınlara yönelik şiddet, ağır işkence ve kötü muamele, cezaevlerindeki durum, basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar ile mültecilerin karşılaştığı hak ihlallerine ilişkin detaylı veriler paylaştı.
Güneyin Sesi Gazetesi-İnsan Hakları Derneği (İHD, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Barolar ve sivil toplum örgütleri, 10 – 17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla birçok kentte ortak açıklama yaptı.
Diyarbakır’da İHD, TİHV, Tabip Odası ve HAK İnisiyatifi, Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde ortak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık’ın yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri katıldı. “İnsan, haklarıyla insandır!” başlıklı açıklamayı İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun okudu. Zeytun, 28 Kasım 2015 tarihinde Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen insan hakları savunucusu Tahir Elçi’yi anarak, 4 yıl geçmesine rağmen dosyada tek bir failin bulunmamasının cezasızlık kültürünün en çarpıcı tezahürü olduğunu vurguladı.
YARGI
Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının ağır tehditlere maruz bırakıldığını, toplumsal hayatın temel ve vazgeçilmez haklarından olan ifade ve örgütlenme özgürlüğünün, iktidarın otoriter politikaları ve yargının kararlarıyla adeta yok edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Zeytun, Türkiye’de yargı organlarının siyasi söylemlerin etkisinde altında kaldığı ve tarafsızlığını yitirdiği vurguladı. Zeytun, haksız gözaltı ve tutuklamaların artarak devam ettiği, özellikle sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt üyeliği”, “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”, “örgüt propagandası yapmak” gibi keyfi ve muğlak suçlamalarla gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklamaların, kişi güvenliği ve özgürlüğünün açık bir ihlali olduğunu belirtti.
İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMALE
Türkiye’de yaşam hakkı ihlalleri ve işkencenin devam ettiği hatırlatılan açıklamada, 2019 yılının ilk 11 ayında işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 840’nin başvuru yaptığını, başvuranların 422‘sinin aynı yıl içinde kötü muamele tekrar maruz kaldığına işaret etti.
Toplanma, gösteri ve yürüyüş hakkının, Valilikler ve Kaymakamlıklar tarafından yasaklama kararlarıyla kısıtlandığını, demokratik gösteri, yürüyüş ve etkinliklerin, “güvenlik” gerekçe gösterilerek süresiz veya her ay yenilenerek uzatıldığını hatırlatan Zeytun, işkence ve kötü muamelelere dikkat çekti.
Cezaevlerinde kötü muamele ve işkencenin yoğun olarak yaşandığını belirten Zeytun, “Sürgünler, sağlık hakkı, işkence ve kötü muamele, disiplin soruşturmaları, tecrit etme, haberleşme, iletişim hakları gibi konularda, mahpusların hakları ihlal edilmektedir. Cezaevlerinde tecrit temel bir insan hakları ihlalidir” dedi.
‘İHLALLERİN NEDENİ KÜRT SORUNU’
Türkiye’de insan hakları ve demokratik değerlerin ihlal edilmesinin en önemli nedenlerinden birinin Kürt sorunu olduğunu hatırlatan Zeytun, Kürt meselesinin çözümünün şiddetle değil, haklar bakımından eşitliği içeren bir sivil demokratikleşme yaklaşımı ile mümkün olduğunu ifade etti.
‘ÇÖZÜME YÖNELİK SİYASİ İRADE YOK’
Türkiye’de yaşanan ihlallerin basın açıklamasına sığdırılamayacak kadar geniş bir yelpazede cereyan edildiği, ihlallerin yaygın ve sistematik bir hal aldığı ve önlemeye yönelik siyasi bir iradenin görülmediği vurgulanan
BATMAN
İHD Batman Şubesi, İnsan Hakları Haftası dolayısı ile şube binaları önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada insan hakkı savunucuları, İHD önlüklerini giyerek "Bu toprakların eşitlik, özgürlük, demokrasi için, insan hakları için barışa ihtiyacı var" yazılı dövizler taşıdı. İnsan hakları savunucuları, Batman Valiliği'nin yasak kararı gerekçesiyle yaklaşık bir buçuk yılın ardından ilk kez açık alanda açıklama yaparken, İHD Batman Eş Başkanı Avukat Devran Yıldız, yaşanan hak ihlallerini anlattı.
İZMİR
İHD, TİHV, Özgürlük için Hukukçular Derneği ile Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir şubeleri de ortak basın toplantısı düzenledi. İHD İzmir Şubesinde gerçekleştirilen toplantıyı temsilciler adına TİHV yönetim kurulu üyesi Coşkun Üsterci okudu. Ülkede yaşanan hak ihlallerinden ve araştırmaların sonucundaki verilerden bahseden Üsterci, 2019 yılında Türkiye’de çeşitli hak kategorilerinde gerçekleşen hak ihlallerine ilişkin, insan haklarına dayalı bir ortak yaşam idealini geliştirmek için çok daha fazla çaba göstereceklerini belirtti.
‘DEVLET YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMİYOR’
“Kalıcılaşan OHAL” ve uygulamalarına dikkati çeken Üsterci, yaklaşık yüz kırk bine yakın insanı etkileyen OHAL karar ve işlemlerini incelemek üzere kurulan komisyonun ağır işleyişi ve aldığı yetersiz kararlarla OHAL sonuçlarının kalıcı etkisini arttırdığını söyledi.
4 BİN 481 İNTİHAR
Konu başlıklarıyla açıklamayı sürdüren Üsterci, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre iş kazaları cinayetleri sonucu Türkiye’de 2019 yılının ilk 11 ayında en az 1606 işçi yaşamını yitirdiğini hatırlatan Üsterci, TÜİK’in ilgili istatistiklerinde “intihar nedeni” olarak “geçim zorluğu” ölçütü incelendiğinde AKP’nin iktidarda olduğu 2002 ile 2018 yılları arasında 4 bin 481 kişinin intihar ettiği ortaya çıkmaktadır, diye belirtti. Üsterci, kadınlara yönelik şiddet, ağır işkence ve kötü muamele, cezaevlerindeki gidişat, basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar ile mültecilerin karşılaştığı hak ihlallerine ilişkin veriler paylaştı.
İSTANBUL
İHD, TİHV İstanbul Şubeleri de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabulünün 71'nci yılı vesilesiyle Beyazıt Sultanahmet Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. "Herkes farklı herkes eşit", "İşkence insanlık suçudur", "Aslolan yaşamdır", "Failler belli kayıplar nerede", "Barış hemen şimdi" dövizleri taşınan eylemde, Türkiye'nin İnsan Hak Karinesi açıklayan İHD Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, hak ihlallerinin artarak devam ettiğine dikkati çekti.
'KALICILAŞAN OHAL'
OHAL uygulaması 19 Temmuz 2018 itibariyle sona ermiş ise de Cumhurbaşkanı tarafından 31 Temmuz 2018 günü onaylanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı OHAL'in kalıcılaştırıldığını belirten Yoleri, "OHAL kapsamında yayımlanan KHK'lar ile 125 bin 678'i kamu görevinden çıkarma olmak üzere toplam 131 bin 922 işlem gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Bu işlemlerden 2 bin 761'i kurum/kuruluş kapatma işlemidir. Komisyona yapılan başvuru sayısı 126.200'dür. Komisyon 81 bin 100'ü kabul, 83 bin 900'ü ret olmak toplam 92 bin başvuru hakkında karara varmıştır" diye konuştu.
KÜRT SORUNU BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZÜLMELİ
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başladığı süresiz dönüşümsüz açlık grevine cezaevlerinden 3 bin 200 kişinin katıldığını hatırlatan Yoleri, “Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümüne yönelik esas olarak iktidar tarafından içtenlikli, bütünlüklü adımların atılmaması, yanı sıra Ortadoğu'daki gelişmelerin de etkisi ile 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'nin hemen ardından başlayan silahlı çatışma ortamı halen sürmekte ve başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açtı” diyerek, “Kürt sorununun her zaman demokratik ve barışçıl çözümünü savunduk. Bunda ısrarlıyız. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz” dedi.
‘DİRENİŞ NEREDEYSE ORADA OLMALIYIZ’
Açıklamanın ardından konuşan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise, insan haklarının tarihsel gelişimine vurgu yaparak, “Bu yüzyılda insan haklarını bastırmaya dönük bir anlayış ile karşılaştık. Biz bir utanca tanıklık ettik. 21’nci yüzyıl güvenlik politikaları ile sürüyor. Biz mücadele etmesek daha kalın raporlarla karşı karşıya kalacağız. Direnme ve dayanışma önemlidir. İnsan hakları bildirgesine göre, insan hak ihlali oluşturan devletlere karşı mücadele haktır. Bizi içerinden bölmeye çalışıyorlar. Bizim dayanışarak mücadele etmemiz lazım. Biz direniş nerede varsa orada olmalıyız. Biz insana yaraşır, insanın özne olacağı bir dünya hayal ediyoruz” diye konuştu.
ADANA
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi de, hafta dolayısıyla Heykelli Park’ta basın açıklaması yaptı. "İnsan hakları kazanacak" pankartının açıldığı açıklamaya çok sayıda insan hakları savunucusu ve kurum temsilcisi katıldı. Açıklamayı okuyan İHD Şube Başkanı Av. İlhan Öngör, Türkiye'nin yaşanan hak ihlalleri ile dünyada en üst sıralarda yer aldığını ifade etti.
'İNSAN HAKLARINI ÖRGÜTLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Kadına karşı şiddetin, emek sömürüsünün, yolsuzluk ve yoksullaşmanın her yıl artarak devam ettiğini söyleyen Av. Öngör, Kürt meselesine karşı askeri çözüm aklının Türkiye'de kronikleşen sosyo-ekonomik sorunların başat temellerinden birini oluşturduğunu vurguladı. Öngör, "Yargı ve kolluk eliyle demokratik siyaset alanına yapılan müdahaleler ile ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller demokratik toplumsal bir yaşamın inşası önündeki en büyük engellerdir" dedi.
MERSİN
İHD Mersin Şubesi ise Özgür Çocuk Parkı’nda haftaya dair basın açıklaması yaptı. Birçok sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisinin katıldığı açıklamada “Barış istemek hak; konuşmak ifade özgürlüğüdür” pankartı açıldı. Açıklamada bulunan İHD Şube Başkanı Hakkı Demir, bu yıl da İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde belirtildiği gibi barış, adalet, eşitlik, özgürlük, insan onurunun korunmasını ve bunları güvence altına alacak demokrasi mücadelesi verilmesini savunmaya edeceklerini ifade etti.
Yapılan açıklama Merkez Postanesi'ne giden insan hakları savunucuları tutuklulara dayanışma kartı gönderdi.
İSKENDERUN
Hatay’da da İHD İskenderun Şubesi üyeleri eski Bit Pazarı'nda yaptıkları açıklama ile ülkedeki insan hakları ihlallerine dikkat çekti. Açıklamada konuşan İHD Şube Başkanı Coşkun Selçuk, barışçıl, demokratik ve insan haklarına dayalı bir ortak yaşam idealini geliştirmek için mücadele edeceklerini kaydetti. Açıklama sonrası dernek binasında insan haklarına dair söyleşi düzenlendi.
HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi de, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla dernek binasında bir basın toplantısı düzenledi. Şube Saymanı Necdet Korkamaz tarafından yapılan açıklamada, çıkarılan yasalar ve yayınlanan kararnamelerle Olağanüstü Hal (OHAL) durumunun kalıcılaştığı, sonuç ve etkilerinin her geçen gün biraz daha ağırlaştığı kaydedildi.
İşkence ve kötü muamele uygulamalarındaki büyük artışa işaret eden Kaçmaz, “Resmi gözaltı merkezlerinde, resmi olmayan gözaltı yerlerinde, sokakta, cezaevlerinde hemen her yerde işkence uygulamaları, yanı sıra toplantı ve gösterilerde güvenlik güçlerinin 'işkence' düzeyine ulaşan 'aşırı ve orantısız güç kullanarak müdahalesi' yaygınlaşmıştır. Ayrıca, toplumun farklı kesimlerinde iktidarın kontrolünü ve baskısını arttırmak, dehşet ve korku yaymak amacı ile işkencenin ve diğer kötü muamele biçimlerinin uygulandığına tanık olunmaktadır “diye konuştu.
DERSİM
İHD Dersim Şubesi, 10 Aralık’a ilişkin İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, siyasi parti ve kurum temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı. Açıklamayı yapan İHD Dersim Şube Başkanı Gürbüz Solmaz, ülke genelinde ve bölgede yaşanan insan hakkı ihlallerine değinerek, bu ihlallerin son bulması için mücadele edeceklerini ifade etti.
URFA
Urfa Barosu hizmet binaları önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Baro Başkanı Abdullah Öncel, Baro İnsan Hakları Merkezi Başkanı Gökhan Dayık ve baroya bağlı çok sayıda avukat katıldı.
'OHAL REJIMI'
Açıklamada konuşan Baro Başkanı Abdullah Öncel, Türkiye’de 19 Temmuz 2018 tarihinden itibaren kaldırıldığı söylense de yapılan pek çok düzenleme ile kalıcılık kazandırılan bir OHAL rejiminin devrede olduğunu söyledi. Bu durumun siyasal iktidarın gücünü sınırlandıran anayasal sınırların terkedilmesine, hukukun hem de kurumların birer baskı “aracı” haline getirilerek keyfiyetin ve belirsizliğin kamusal alana hakim kılınmasına yol açtığını söyleyen Öncel, "Belirsizlik rejimi içinde kurumların da aşınmasıyla beraber hak ihlalleriyle mücadele alanını daraltmak anlamına gelen cezasızlık yaygınlaşarak yeniden üretilmiş ve neredeyse bir kural haline getirilmiştir. Siyasal iktidarın ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan politikaları yine 2019 yılında yaşanan yaşam hakkı ihlallerinin başlıca sebebini oluşturmaktadır" dedi.
'SIVIL ÖLÜM'
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) 1 milyona yakın insanın mağdur edildiğine dikkat çeken Öncel, "Sivil Olum" tanımlamasını yaparak, yaşanan hak ihlallerine karşı OHAL Komisyonunun çözüm üretmesinin imkanı olmadığını söyledi.
'İNSAN HAKLARINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞIZ'
Ekonomik kriz ile işsizliğin giderek arttığını, buna bağlı olarak yoksulluğun yaygınlaştığının altını çizen Öncel konuşmasını şöyle sonlandırdı: "İnsan haklarının amacı insanlığı korkudan ve yoksulluktan kurtarmaktır. Bu nedenle önümüzdeki dönem ekonomik ve sosyal hak alanında daha fazla mücadele edilmesi gerekmektedir. Her koşulda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde belirtildiği gibi barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve insan onurunun korunmasını ve bunları güvence altına alacak demokrasi mücadelesi verilmesini savunmaya devam edeceğiz."
Baro'nun Insan Hakları haftası dolayısıyla takvime aldığı etkinlikler, Red Fotoğraf Grubu tarafında hazırlanan Tahir Elçi anısına fotoğraf sergisiyle devam edecek.
ADIYAMAN
İHD Adıyaman Şubesi de üyelerinin katılımıyla basın toplantısı düzenledi. Açıklamada konuşan Şube Başkanı Bülent Temel, işkence ve kötü muamelenin Türkiye'de hala güncelliğini koruduğunu, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, yine hasta tutukluların durumu ile ilgili şikayetler geldiğini, insanların bu durumu ifade etmekten korkar duruma geldiğini söyledi. Temel, "Bizler Kürt Sorununun demokratik ve barışçıl çözümünü istedik. Bunda ısrarlıyız. Çatışmaların hemen durdurulması çağrısında bulunuyoruz" dedi.
ANKARA
Ankara’da da İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Günü nedeniyle ortak basın açıklaması yaptı. İHD Şube binası önünde gerçekleşen açıklamaya onlarca insan hakları savunucusu katıldı. “İnsan haklarıyla İnsandır” pankartının açıldığı açıklamada konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, konuşmasında dünyada ve Türkiye’de insan haklarının araçsallaştırılması üzerinde durdu.
‘İNSAN HAKLARI ARAÇ SALLAŞTILDI’
Türkdoğan, “BM ve Avrupa Konseyi sistemi birer insan hakları sistemi olarak kurgulandı ve sözleşmeler de insan haklarını korumak ve geliştirmek için hazırlandı ve kabul edilip yürürlüğe sokuldu. Bütün devletler bu konuda söz verdiler, yetmedi anayasalarına hüküm koydular, kanunlar yaptılar. Temel insan haklarını koruyacak ve geliştirecek uluslararası sözleşmeleri kabul edeceklerine dair taahhütte bulundular. Geldiğimiz noktada bir araç sallaştırma durumu ile karşı karşıyayız” diye belirtti.
‘SİYASAL İKTİDARLARIN ÇIKARLARI KORUNUYOR’
G7, NATO, OECD gibi ekonomik, siyasi ve askeri birlikteliklerin insan haklarının korunup, geliştirilmesine engel olduklarını söyleyen Türkdoğan, şu eleştirilerde bulundu: “Bu birliktelikler ülkelerin ve büyük şirketlerin çıkarlarını, siyasal iktidarların çıkarlarını korumaya başladılar. Önemli olan insanların hakları, işkence görmeme hakkı değil miydi? İfade özgürlüğü bütün özgürlüklerin anası değil miydi? Bunları korumak için bu sözleşmeler yapılmadı mı?”
‘OHAL KALICI OLMAKTAN ÇIKARILMALI’
OHAL ile gelen bazı düzenlemeler kısmi olarak iptal edilmeye başlansa da zihniyetin değişmesi ve OHAL’i kalıcılaştıran uygulamaların ortadan kalkması gerektiğini söyleyen Türkdoğan, “12 günlük gözaltı uygulamasının ortadan kalkması gerek, valinin her türlü etkinliği yasaklamasına verilen yetkinin geri alınması, kamu kurumlarında ihraç işlemlerinin bir an önce sona erdirilmesi ve haksız hukuksuz yere ihraç edilen kamu emekçilerinin tekrar işlerine iade edilmesi lazım” diye konuştu. Türkdoğan, sonrasında insan hakları savunucuları olarak taleplerini dile getirdi.
Kaynak: MA