DİRENİŞİN DESTANI: KIZILDERE

Birde çoğuz çokta biriz Ne evveliz, ne ahiriz Cümlemiz birer Mahiriz Kanımıza kan isteriz Kızıldere doymaz kana Kan yaraşır mert olana Faşistler kıydı Cihana Canımıza can isteriz… Kızıldere Katliamının üzerinden 52 yıl geçti… 30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı… 10 devrimci yiğit, Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde kuşatıldıkları kerpiç bir evde vahşice öldürüldü. Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Ertan Saruhan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy; arkadaşları Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamını engellemek için çıktıkları yolda, devletin kurşunuyla can verdi… Türkiye Halk Kurtuluş Parti-Cephesi (THKP-C) ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) savaşçıları 11 kişi Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın idamını engellemeye çalışırken Ünye Radar Üssünde çalışan birisi Kanadalı (John Law), ikisi İngiliz (Gordon Banner ve Charles Turner) olan üç teknisyeni kaçırmış, Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde muhtar Emrullah Arslan'ın evinde saklamışlardı.  Zırhlı araçlar ve ağır silahlarla donatılmış binlerce asker ve polisin kuşattığı devrimciler, saklandıkları kerpiç evde teslim olmadıkları için vahşice katledildiler. Katliam kararında Süleyman Demirel’in, İsmet İnönü’nün, Org. Memduh Tağmaç’ın imzaları vardı. Devlet, öldürülme nedenlerinin, kaçırdıkları 3 NATO görevlisini kurtarmak olduğunu söylese de teknisyenlerin üzerindeki kurşunlar aksini gösterdi…