DİRENİŞTEKİ İŞÇİLER MECLİS’TE BULUŞTU
Emek Partisi (EMEP) Türkiye genelinde grev ve eylemleri süren iş yeri ve fabrikalardan işçileri Mecliste ağırladı. İşçiler yapılan basın toplantısında sorunlarını ve taleplerini anlattı.
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca direnişteki işçilerle birlikte; “İşçiler Talepleriyle Meclis’te” sloganıyla basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Gebze’den Mersen işçileri, Hatay’dan Yolbulan işçileri, Çatalca’dan Polonez işçileri, Soma’dan Fernas işçileri, Tuzla’dan MKB Rondo işçileri, Hadımköy’den Asplastik işçileri, Tuzla’dan Tarkett işçileri, Çerkezköy’den Elba Bant işçileri, Antep’ten Akcanlar Tekstil işçileri, İzmir’den KLS Metal işçileri, Çankaya Belediyesi’nden atılan özel sektör öğretmenleri, Menemen ve Karşıyaka Belediyesi’nden işçiler ve ülkenin farklı yerlerinden kamu işçileri ile motokuryeler katıldılar.
Sabah saatlerinde basın toplantısı ziyaretçi yasağı gerekçe gösterilerek engellendi. Meclis’e giren işçiler dışarı çıkarılmaya çalışılırken, dışarda bulunan işçiler ise içeriye alınmadı. Bir süre sonra engel aşıldı.
Toplantıda, işçilerin kendi işyerlerinde yaşadığı sorunlar, talepler ve eylem süreçleri konuşuldu.
"MECLİSİ DİRENENLERLE AÇIYORUZ"
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, "Meclisi direnenlerle açmak üzere buradayız. Saat 10.00’da toplantıya başlamayı düşünüyorduk fakat sabah saatlerinden itibaren işçilere Meclis kapılarını kapatan bir yaklaşımla karşılaştık. Meclisin kapılarının işçilere kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Meclisin sözünün bugün işçi ve emekçilerin sürdürdüğü mücadelenin bir alanı olması için sözümüzü kurmaya devam edeceğiz. İşçilerin talepleri Mecliste herkes tarafından duyulsun dedik. Ülkenin dört bir tarafında direnişte olan işçiler birlikte sürdürdükleri direnişle çok şey öğreniyor. Ama görüyoruz ki patronların keyfi ve çıkarı yasaların üstünde” dedi.
“İKTİDAR PATRONLARA SINIRSIZ SÖMÜRÜ ALANI AÇIYOR”
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan yaptığı konuşmada “OVP işçiler ve emekçiler için tuzaklarla dolu. Sermayenin istekleri bitmiyor. Çalışma yaşamının esnekleştirilmesi, kıdem tazminatının gaspı, işsizlik sigortasının yağması gibi işçilerin yıllardır mücadele ederek kazandıkları temel hakların yeniden elinden alınması için çok ciddi hazırlıklar yapılıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığı için işçiler iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Asgari ücret açlık sınırının altında. İşçiler nasıl geçinecekler? Çocuklarımız okullara aç gidiyor. Devlet tasarruf tedbirleri gerekçesiyle okullara temizlik görevlisi almıyor. Salgın hastalıkların yayılması muhtemel. Bu iktidarın işçi ve emekçilere yoksulluk, işsizlikten başka vereceği hiçbir şey yok. Patronlara sınırsız sömürü alanı açmış durumdalar. Ama işçilerin örgütlenmesini engellemek için Çin Seddi gibi duvarlar örüyorlar. Sendikal hak ve özgürlükler sermayenin iki dudağının arasında kalmış durumda” ifadelerini kullandı.
Aslan, “Anti demokratik bir anayasa mevcut. Ama var olanı da çiğneyen bir iktidar var. AYM kararlarına uymayan, mahkeme kararlarını beğenmediği için kararı deriştiren bir iktidar var. Şimdi yeni anayasa nasıl olacak? Kurucu Meclis olmadan işçilerin taleplerini dikkate almadan demokratik bir anayasadan bahsedilemez. Çetelere, kadın katillerine, istismarcılara her türlü destek, dayanışma var ama insanca yaşamak isteyenlere çok büyük engeller çıkarılıyor. Patron istediği suçu işliyor ama bir tek patrona kimse bir şey demiyor. Meşru yollarla önümüzdeki dönemde işçi sınıfı ve emekçilerin yeni kazanımları için mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu Meclisteki büyük çoğunluğun sermayenin temsilcisi olduğunu biliyoruz. İşçilerin emekçilerin yanında olan vekiller, demokrasi güçleri, işçiler, emekçilerle birleşerek mücadele edeceğiz. Birlikte kazanacağız. Başka yolu yok” dedi.
İŞÇİLER SORUNLARINI VE TALEPLERİNİ ANLATTILAR
Toplantının devamında işçiler söz alarak yaşadıklarını anlattı, taleplerini duyurdu.
Fernas Maden işçisi Halit İleri: Fernas Maden işçisi Halit İleri: 8 gün boyunca yalın ayak yol geldik. Buraya Meclis görmeye gelmedik. Burada bir muhatap aramaya geldik. Kolluk kuvvetiyle karşılaştık Ankara girişinde. Bu sabah ‘yasak’ dediler. Kapıda "Millet Meclisi" yazıyor. Bu Meclis işçilere kapalıysa, girişe "Holding Meclisi" yazsınlar.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği istiyoruz. Biz 301 madenci gibi ölmek istemiyoruz. Derdimizi anlatmaya geldik. İşçilerden korktukları için saklanıyorlar. Biz olmadan onlar bir hiçler. Biz üretmeden onlar kazanamazlar. Hakkımızı almadan buradan dönmeyeceğiz.
Fernas Maden işçisi Erdinç Demirtaş: Sendikalı olduğumuz için bizi işten çıkardılar. Şimdi Kurtuluş Parkı’nda kalıyoruz. Bu iş çözülene kadar Ankara’yı terk etmeyeceğiz. İktidar partisi patron partisi oldu, patronlar yönetiyor. Buna karşı olmamız lazım. Birleşelim, eylemlerimizi toplu yapalım. Gücümüzü birleştirmeliyiz.
Mersen işçisi Halil Yap: Devlet de emniyet de arkamızda, sendikayı sokmayacağız” dediler. Ama biz aynı kararlılıkla devam ediyoruz. Bizi tehdit ettiler. Süren bir davamızda Mahkeme Başkanı “Şu an çok yorgunum kimseyi dinleyemem” dedi. : Yargı, adalet işçinin yanında değil. Kanunlar işçiden yana kullanılmıyor, Fransa'dan gelen bir sermayeden yana kullanılıyor. İşçilerin bilinçlenmesi ve birlik olması lazım. Bu sene sendika girmesin diye yüzde 80 zam verdiler. Daha önce imkansız dedikleri her şeyi direnmeyelim diye yaptılar. Bizi yıldırmaya çalıştılar ama yılmıyoruz.
Yolbulan metal işçisi Hakan İvigin: Bize 19 bin 500 lirayı reva gören yönetim bir de grev kırıcılığı yapmaya çalıştı. 106 gündür işveren bir adım dahi atmadı. Anlaşmayı imzalayın. Ağır şartlarda çalıştık ama derdimiz bu değil. İnsan onuruna yaraşır bir hayat istiyoruz. Bize yaşatılan zulme bir "dur" denilsin artık.
Polonez işçisi Nuh Kaya: Adalet deniyor, adalet mi kalmış memlekette? Milli sermaye deniyor, Ürdünlü sermayeye toprak satılıyor. Biz direndiğimiz için bize saldırıyorlar. Polis müdahalesiyle karşılaştık. Kaymakam bize “Şov yapıyorsunuz” dedi. İktidarın İlçe Başkanı “Ben size iş bulurum” diyor. Biz 146 arkadaş olarak namusumuzla, alınterimizle çalışan insanlarız. Biz Anayasanın 51. maddesini kullanmak istiyoruz. Amacımız para değil, onurumuz şerefimiz parayla satın alınamaz. Seni iktidara getirdiysek indirmesini de biliriz. Bakanlıktan teftiş geldi. Toplam 2 milyon TL ceza verdi. Köleliğe karşı çerez parası bu. Nefes aldırmıyorlar. Meşru şekilde gece gündüz dayak yiyoruz. Ters kelepçeyle, kadınlar darbedildi. Bunlara rağmen mücadelemize devam edeceğiz. Sadece Polonez’in değil tüm işçilerin sesi olarak buradayız.
MKB Rondo işçisi: Üreten bizleriz ama sırtımızdan para kazanıp bizi aşağılıyorlar. Kimseye hakkımızı yedirmeyeceğiz. Kazanana kadar mücadelemize devam edeceğiz.
As Plastik işçisi Savaş Çakmak: 2022’nin mayıs ayında Petrol İş’te örgütlendik. Türkiye’de sendikalı olmak çok kolay ama sendikalı kalabilmek bedel ödemeyi gerektiriyor. Türkiye’de işçilerin sesini duymayanlar bugün Ankara’da da duymak istemediler. Muhalefet partileri de öyle. Biz haykıracağız, direneceğiz, bu yoldan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu mücadelenin meşru olduğunu biliyoruz o yüzden bu kolluk kuvveti sadece göstermelik gelir, bize bir şey yapamaz. Işçinin hafızası güçlüdür, sabırlıdır işçi sınıfı. Yapılanı unutmaz. Emeğin iktidar olduğu günleri dört gözle bekliyoruz. Uzak değil.
Tarkett işçisi Murat Alan: 2 yıl önce patron yetki itirazında bulundu. 1 yılın sonunda mahkeme sonuçlandı, mart ayında yetkimizi aldık. Yetki aldıktan sonra sendikalı arkadaşlarımızı işten çıkardılar. Bu süreçte işçinin sahipsiz olduğunu gördük. Patron içeri aldığı işçilere sendika olarak talep ettiğimiz koşulları sağlıyor ama bizi işe almıyor. Buradan patronun sendika istemediğini anlıyoruz. 36 ülkede 39 işyeri var Takett’in. Diğer ülkelerdeki yaşam standartlarının çok altındayız Türkiye fabrikası olarak. Biz ihtiyaç duyduğumuzda yanımızda olmayan devlet, patron isteyince 10 tane çevik kuvvet otobüsü gönderiyor. Bugün meclisten içeri de alınmadık, güvenlik güçlerinin tavırlarını da anlamadık. Slogan atıp ses yükseltecek olan biz olmamız gerekirken onlar bizi germeye çalıştılar. Birlik olmamız gerektiğini söylüyoruz ama işçi sınıfı sabah kalkıp işine gidiyor akşam evine dönüyor. Bu şekilde birleşmek çok zor, olanaklarını konuşmamız lazım.
Elba Bant işçisi Sezer Taşova: Grev işçiler için hiçbir zaman amaç değil, araçtır. Kimse greve çıkmaz istemez ama ekmek de emek de bizim için en yüce değer. Bugün dışarıda onurlu ve güçlü bir şekilde gururlu bir mücadele veriyoruz. Patronlar fabrikanın kapısından çıkarken, işçilerin çocukların yüzüne bakarak geçiyorlar ve ne hissediyorlar diye merak ediyorum. Ama biz kazanacağız. Söylemek istediğim şey şu: Dünya yerinden oynar, işçiler birlik olsa.
Akcanlar Tekstil işçisi Şükrü Eroğlu: Bizi kölelik sisteminde çalıştırmak istediler. İtiraz ettik, Kod 46 ile işten çıkarıldık. Bize beş yıldızlı otellerden yemek geliyor. Bu yemekler kokulu, böcekli. Yönetim kadrosu bu yemekleri yemiyor, bize reva gördükleri bu. Kod ile işten çıkarıldığımız için herhangi bir fabrikada çalışamıyoruz, tazminatımızı alamıyoruz. 3 çocuk okutuyorum, evim kira. Direnişe başladık, fabrika önünde eylem yaparken jandarma engelledi, hakaret etti. Şehir merkezinde eylem yaptık çevik kuvvet engelledi. İşçilere karşı patronlara kalkan oluyorlar. İşçilerin birlik olması lazım. Birleşe birleşe kazanacağız.
KLS Metal işçisi Sedat Sadak: En büyük eksiğimiz komite. Sendikayı dizayn edecek mantık bu. Komiteleri kurduktan sonra öncü işçiler işten çıkarıldı, taşeron işçi alındı. Çalışma koşullarımız kötüydü. Kadın işçilere mobbing uygulandı. Artık sendikalar işçilere ses vermeli, birlikte olmalı. Ayrım gözetmeksizin.
Çankaya Belediyesinde taşeron olarak çalışan eğitim emekçisi Hasan Basri Ekici: Çankaya Belediyesinde taşeron olarak çalışan eğitim emekçisi Hasan Basri Ekici: Öğretmen emeği gasbediliyor taşeron maharetiyle. Sıfır maliyetle birilerine para kazandırılıyor. Biz bu süreci afişe etmek istedik. Öğretmenin emeğinden çalarak halka iyilik yapmış olmuyorsunuz. Bu olsa olsa sosyal sömürüdür. Muhalefet partisinden nöbetlerimize destek verenler oldu, öğretmen mitingi yaptılar, ama bu işe karşıdan bakan bir tutum sergiliyorlar. İktidara gelmeden AKP’leşen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Görüşme talebimiz masalarında duruyor. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak sermayedarların keyfine bırakılmış öğretmen emeği yerine, bu sektörde çalışan herkesin standart düzeyde bir ücret alması için mücadelemizi sürdürüyoruz.
Karşıyaka Belediyesi işçisi Dilek Şanlı: Emek ürettik. Çocuklarımızla bir çay içemedik yeri geldiğinde. Özverili bir şekilde çalışmaya devam ettik. Ancak maaşlarımızı parça parça veriyorlardı. Direnişe başladık, işçilerle 3 gün eylem yaptık. Sendika da başta yanımızdaydı fakat sonra eylemden vazgeçti. Aramızda tefeciye düşen oldu, icralık olan oldu. “Şirketi zarara uğratma” gerekçesiyle atıldık işten ama kimse bizim zararımızı görmedi. Biz tek seferde maaş almak istedik sadece. Talebimiz işe geri alınmak.
Menemen Belediyesi işçisi Kemal Bozyiğit: İşyerinde Belediye İş Sendikası örgütlü fakat sendika yanımızda değildi. Birçok belediye işçisi işten atıldı. CHP, AKPli belediye fark etmeksizin. Ama birlikte hareket edemedik. Birleşmiş olsaydık İzmir'de ses getirecek eylemler yapabilirdik. Sendikaların tutumu ciddi anlamda tartışılmalı. Şu an düzen partilerinin arka bahçesi konumundalar. Burda konuştuklarımızı da hayata geçirmek gerekiyor. Eylemlerimizi birleştirmek gerekiyor. Umarım ileriki süreçte bir araya geliriz.
Belediye Çalışanları ve Kamu Taşeron İşçileri Derneği YK üyesi Orhan Karagöz: Bir milyon işçiye kadro sözü verildi 2017 çıkan KHK ile. Bu bir yalandı ve bütün kurumlar buna ortak oldu. Bakanlıkta çalışan işçiler özelde çalışıyor, kadrolu değiller. Karayolları işçileri yine taşeron olarak çalışıyorlar. Beldiye şirket işçileri bu KHK’de kapsam dışı bıraktılar. 2019’da seçimlerinde kadro vermezseniz işten atmalar olacak dedik. Öyle oldu. 5 çeşit grevden elimizde kalan ekonomik grev oldu. Sendikacılık anlayışı değişmeli. Sendika yönetimi değişmediği sürece bu sürer. Belediye şirket işçilerinin işten çıkarılması bir mesaja bakar. Güvenceli bir iş istiyoruz. İnsanca, hak ettiğimiz ücreti istiyoruz.
Moto kurye Yasin Körge: “Aylık 100 bin TL kazanıyorlar” deniyor. Bu kadar para kazanılsa bu işi fakir halkın çocuklarına yaptırmazlar. Güvencem yok. Getir firmasına bağlı Vigo firmasında çalıştım. Ücretlerimizde yüzde 30 indirim yapıldı. İtiraz ettik diye işten atıldık. İşçinin değeri yok. Yıllarca sorduk çalışan kaç moto kurye var diye. Saymadılar. Ama ne zaman bahşişlerimizden vergi almak istediler, o zaman saydılar bizi. 14-15 saat çalışan moto kuryeler var. Gece gündüz demeden, yağmur çamur demeden işimizi yaptık. Bize yaşatılanları hak etmedik. Moto kuryelerin canına değer biçiyorlar. Bizim canımıza 27 bin 300 TL değer biçtiler… Ama inanıyoruz ki bu düzen değişecek.
Moto kurye Mehmet Gazi: Yemeksepeti’nde çalıştım. Bir hafta içinde iki kaza yapmam durumunda işten atılacağım söylendi bana. Eylemlere katıldım diye işten atıldım. Binlerce arkadaşımız atıldı. Çoğu arkadaşımız Yemeksepetine güvenerek borç altına girdi. Biz işimizi yaptık sadece. Birlik olalım her zaman.
"YARININ TÜRKİYESİ İÇİN EMEK-SERMAYE ÇELİŞKİSİ ÜZERİNE KADERİMİZİ YENİDEN YAZMALIYIZ"
Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan"Yönetenler 'bizim ortak kaderimiz inançlardır' diyor. Onların siyasetçileri, onların din adamları, jandarma komutanları… Ortak kaderinizin ne olduğunu görüyorsunuz. Emeğini, alınterini satmaktan başka çaresi olmayanların insanca yaşaması, haklarına sahip çıkması, yeni bir ortak kaderle bir araya gelmesi şart.
Buradaki milletvekillerinin her biri bir partinin, bir siyasetin, bir dünya görüşünün temsilcisi. Biz emeğin, işçi sınıfının temsilcisiyiz. Siz güçlü olursanız biz güçlü hissediyoruz. Sermayenin, kader birliği yapanların en kara yüzlü sömürücülerinin ittifakı yönetiyor bu Meclisi.
Yarının Türkiye’si ancak emek ve sermaye çelişkisi üzerine bütün kaderimizi yeniden yazarsak mümkün olacaktır. Bu Mecliste iki tip milletvekili var. Birisi sermayenin kurşun askeri olanlar, diğeri de bizim gibi az sayıda, sömürülen ve ezilen halkların neferi olarak kendini gören milletvekilleri... Bu Meclisi işçilerin emekçilerin Meclisi, bu ülkeyi işçilerin yönettiği bir memleket haline getirene kadar mücadele etmek ve birleşmek zorundayız" dedi.
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan "Bu ülkede bir iktidar var ama işçilerin değil sermayenin iktidarı. Devlet var ama bu devlet sermayenin talebini yerine getiren bir devlet. Bizler aynı sınıfın parçası olarak, bize düşman olanlara karşı birleşmek zorundayız. Sermaye sınıfı birlikte hareket ediyor. O zaman işçi sınıfı da birleşmek zorunda. Sorunlarımız ortak. Mücadelemiz de ortak olmalı. Birleşe birleşe kazanacağız" ifadelerini kullandı.