KADINLAR YAŞAMAK İÇİN SOKAKTA

Güney'in Sesi GAZETESİ - Gaziantep Demokratik Kadın Platformu, her geçen gün artan kadın cinayetlerine karşı basın açıklaması düzenledi. Platform adına basın açıklamasını okuyan Dr. Gökçe Altunay Kolağası, geçtiğimiz Şubat ayında 23 kadının cinayete kurban gittiğini, Kilis'te eşi tarafından hastane önünde katledilen Fatma Solak'ın katilinin gerektiği cezayı alması için konunun takipçisi olacaklarını belirtti. Dr. Gökçe Altunay Kolağası, okuduğu basın açıklamasında, "Artık her güne bir kadın cinayeti ile hatta güne birden fazla kadın cinayeti ile uyanıyoruz. Geçen ay (şubat) 23 kadın cinayeti işlenmiş, 21 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 23 kadından 11’inin hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. Türkiye'de 2021 yılında 280 kadın öldürüldü, 217 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Türkiye’de 2008 ile 2021 yılları arasında 3 bin 719 kadın katledildi. 2021 verilerine göre cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'nde Türkiye 156 ülke arasında 133. sıraya geriledi. Türkiye'de kadınların %38'i hayatlarında en az bir kez partnerlerinin şiddetine maruz kalıyor. İçinde bulunduğumuz COVID-19 ve ekonomik kriz sürecinde yoksulluğu ve iş yükü daha da artan kadınların, bu süreçte şiddete daha çok maruz kaldığı tüm dünyada istatistiklerle ortaya konmuştur. Kadına cinsiyet, kimlik ve farklılıklarından dolayı şiddet uygulamak ayrımcılık, nefret suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suçtur. Kadınları daha çok geleneksel bir yapının içine zorlayan görüş, her gün yeniden siyaset eliyle dozajını artırırken kadın hakları ve cinsiyet eşitsizliğine yönelik hak gasplarını meşrulaştırmaktadır. Kadın yaşamı, kadının geleceği, kadınların varlığına yönelik her gün tehdit artıyor; kadına yönelik eşitsizlik ve ayrımcılık sürdükçe biz kadınlar öldürülmeye devam ediyoruz. Tüm kadınlar bu şiddet sarmalından sıranın ne zaman kendisine geleceği kaygısı ile tedirgin, korku, kaygı ve belirsizlikle yaşamda var olmaya çalışmaktadırlar.  Bu gün de kadınların erkekler tarafından katledildiği bir haberle uyandık. Kilis’te bir kadın hemşire Fatma Solak çalıştığı hastanenin önünde, eşi tarafından katledildi. Üzgünüz, öfkeliyiz. Fatma Solak yalnızca bir erkek tarafından öldürülmedi. İstanbul Sözleşmesi’ni feshedilmesini sağlayanlar, ekranlarda cinsiyet eşitsizliğini savunanlar, erkek yargı, kadın düşmanı politikalar, okullarda toplumsal cinsiyet eğitimini kaldıranlar, Fatma’nın katliama uğramasının zeminini yaratmışlardır. Kadınlar artık kendi çalıştıkları iş yerlerinde ve hatta evlerinde bile güvende değil ve erkek şiddeti ile karşı karşıya kalmakta. Kendi çalıştığı hastanenin önünde kaybettiğimiz Fatma Solak’ın eşi, polis memuru olmasından dolayı taşıdığı silahı kendi eşine karşı kullanarak ölümüne sebep olmuştur. Ayrıca Fatma’nın yanında bulunan arkadaşı da polis memuru Hasan SOLAK’ın kurşunlarından yaralanarak, şiddetten nasibini almıştır. Yaralanan arkadaşımızın da bir an önce sağlığına kavuşmasını diliyoruz. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor. Bizler biliyoruz ki, böyle devam ettikçe bu gün Kilis’te yarın başka bir kentte kadınlar ölüme, şiddete, taciz ve tecavüze, cinsiyet ayrımına uğrayacaklarıdır. Kadınların, maruz kaldığı şiddeti önlemek ve kazanımlarını geliştirmek yerine, defalarca ve her yerde “İstanbul sözleşmesi yaşatır” diye haykırmamıza rağmen İstanbul sözleşmesi uygulanmıyor, caydırıcı cezalar verilmiyor ve yeni şiddet olaylarının ve kadın cinayetlerinin önü açılıyor. Şiddeti uygulayan fail, yaptığı şiddetle ilgili ceza almadığı müddetçe kadın cinayetleri artacaktır. Önlem alınmadıkça cinayetler azalmaz. Diğer taraftan, vahşetin boyutu her geçen gün artacaktır. Failler en ağır cezayı almalılar, adalet tarafsız işlemeli, anaokullarından başlayarak toplumsal cinsiyet eğitimleri sağlanmalı, eşitlikçi politikalar kamu kurumları başta olmak üzere tüm alanlarda uygulanmalı,  cinsiyetçi söylemler suç sayılmalı ve İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıdır. Türkiye’de kadın cinayetlerinin temelinde de kadınların daha fazla  hak ve özgürlük arayışlarına tahammülsüzlüğün de olduğunu biliyoruz.  Hayatları hakkında verdikleri kararlar  veya kendi hayatlarını yönetme çabaları bir türlü kabul göremiyor. Türkiye’nin dört bir yanında bize benzeyen ya da benzemeyen kadınlar inanılmaz bir mücadele yürütüyor. Hayatın her alanında, her konuda. Bu çok olumlu bir uyanış dinamiği. Kadınların haklarını arama dinamiği şiddetle bastırılmaya çalışılıyor. Kadınların onlarca yıllık mücadelesi ve emeği ile yaşam herkes için ayrımsız, sömürüsüz. Özgür ve eşit  olacaktır. Vardık, varız, var olacağız" ifadelerine yer verdi.