Karşı taraflar KHK ile dost oldu

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden ihraç edilen özel harekat polisi 6 yıl önce evine operasyon yaptığı İnsan Hakları Derneği Başkanı ile dost oldu, birlikte İHD çatısı altında hukuk mücadelesi veriyorlar. Güneyin Sesi Gazetesi-  15 Temmuz darbe Girişimi’nin ardından 21 Temmuz’da ilan edilen Olağan Üstü Hal’in (OHAL)  verdiği yetkiyle Cumhurbaşkanı 2 yılda toplam 37 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayınlandı. Ocak 2019’da yayımlanan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Faaliyet Raporu’na göre KHK’larla 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatılırken en az 125 bin 678 kamu görevlisi ihraç edildi. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) görevinden uzaklaştırılan binlerce memurdan biri olan Özel Harekat Polisi Baykal Tunç, hukuksuz yere mesleğinden ihraç edildiğini ileri sürerek İnsan Hakları Derneği Kahramanmaraş Şubesinin kapısını çaldı.
Sınıf öğretmeni iken 675 No’lu KHK ile görevden uzaklaştırılan İnsan Hakları Derneği (İHD) Kahramanmaraş Şube Başkanı Selçuk Delibaş’ın yolu, evine 2014 yılında düzenlenen operasyona katılan Polis Özel Harekat (PÖH) memuru Baykal Tunç’un 701 No’lu KHK ile görevinden ihraç edilmesiyle kesişti. İHD Kahramanmaraş Şubesi bünyesinde KHK platformunu kuran Delibaş ve Tunç platforma dâhil ettikleri 100 KHK’lıyla birlikte mücadelelerini her gün biraz daha genişleterek sürdürüyor. ‘Sağ ve sol görüşlü insanlar aynı hukuksuzluğa maruz kaldı’
Fotoğraf: Jiyan Cin
Güneyin Sesi Gazetesine konuşan KHK’lı polis memuru Baykal Tunç, sağ ve sol görüşlü insanların aynı hukuksuzluğa nasıl maruz kaldıklarına anlam veremediğini ifade ederek,  “Polis memuruydum, 701 nolu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç oldum. 26 Nisan 2017 ‘de açığa alındım. 15 ay sonra 8 Temmuz 2018’de de 701 nolu KHK ile ihraç oldum. Ben ihraç olduktan sonra, haksızlığa uğradıktan sonra bir hak mücadelesi yapmam gerekiyordu. Ben öyle yerinde oturacak sineye çekecek, bu haksızlığı yutacak bir insan değilim. Daha sonra benimle aynı düşünen insanlarla takılıyordum. O sırada Selçuk Delibaş’tan bahsettiler. Bende bu ismi nereden tanıyorum diye kendimi sorguluyordum. Daha sonra Selçuk hocam geldi. Tanıdım ama ilk etapta bir şey söylemedim, oturduk sohbet ettik. Onun da KHK ile ihraç olduğunu duyunca ben şaşırdım. Çünkü ben sağ taraftanım o sol taraftan. Nasıl oluyor da ikimizi aynı torbaya nasıl atıyorlar diye düşündüm’’ dedi. ‘Sizin eve operasyon yapan timdeydim’ İHD Başkanına operasyon yapan kişi olduğumu söylerken çekindiğini ifade eden Tunç, “Selçuk Delibaş ile tanışmanın sonrasında kendisine ‘ben sizin ve operasyon yapan timdeydim’ dedim. Tabi o olgunlukla karşıladı. Olabilir sen sana verilen emri, görevi yerine getirdin. Benim seninle bir problemim yok dedi. İlk Adana’da KHK Platformu kuruldu, daha sonra bir panel düzenlendi. Panele Milletvekillerinden Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Sezgin Tanrıkulu da katılmıştı. Daha sonra Selçuk hocama biz böyle bir şey yapabilir miyiz diye sordum. Selçuk hocam da olumlu karşıladı, hakkımızı arayalım dedi. İnsan Hakları Derneği Bünyesinde KHK Platformunu kurduk. Kahramanmaraş’ta 2 defa toplandık. Panel düzenledik, böylece hak arama mücadelesine başladık’’ diye konuştu. ‘Polis iken İHD’yi teröristlerin haklarını savunan bir yapı olarak görüyordum’ Polislik görevindeyken İHD’yi illegal bir yapı olarak gördüğünü belirten Tunç, “Ben özel harekette polisken İnsan Hakları Derneğini, popüler bir deyim olan legal görünümlü illegal bir yapı olarak görüyordum. Teröristlerin sözcülüğünü yapan onların haklarını arayan bir dernek olarak görüyordum. Ki şu anda da birçok polis öyle biliyor. Ama ben haksızlığa uğrayınca, insan hakları derneği bize kapılarını sonuna kadar açtı. Ben bu tür olumsuz söylemlerin tamamen ön yargı olduğunu gördüm. Tamamen devlet tarafından öğretilmiş bir şey olduğunu gördüm. Kanun hükmünde kararnamelerle sağdan soldan dini, ırkı, fikri ayırmadan, kendilerine muhalif olan herkesi ihraç ettiler bunlar. Dolayısıyla hak arayanlar, korkmayanlar, haksızlığa uğradığını düşünen insanlar bizimle irtibata geçiyorlar. Ama bir o kadar da korkan, insanlar var. Biz işimize geri döneriz, bu yanlışlar er geç düzelir diyerek uzak duruyorlar. Ağır ceza mahkemesinde yargılandım beraat ettim. Ama işe iadem OHAL komisyonu tarafından hakkımda açılan mahkeme nedeniyle ret verildi. Şimdi ben tekrar işe dönmek için idare mahkemesine başvurdum. Bekliyoruz artık kaç yıl bekleriz bilmiyorum. Türkiye’de adalet maalesef hızlı ilerlemiyor. Hakkımızı alacağımıza inanıyorum. Özlük haklarımı, maddi kayıplarımın hepsini alacağım. Bütün Türkiye bir araya gelse benim manevi kayıplarımı ödeyemezler’’ şeklinde konuştu. Delibaş: ‘Bizi bir araya getiren insan hakları mücadelesidir’ 675 sayılı KHK ile işten atıldığını ifade eden İnsan Hakları Derneği Kahramanmaraş Şube Başkanı Selçuk Delibaş, VOA Türkçe ’ye yaptığı açıklamada ‘Haksız hukuksuz bir şekilde ihraç edildim. 15 Temmuz 2016 sonrası yoğun bir şekilde haksız hukuksuz olarak insanlar görevinden aşından ekmeğinden edilirken biz de edildik. Daha sonra bir ortamda Baykal Bey ile tanıştık. Bana görevden atılan bir polis olduğunu söyledi. Daha sonra biraz samimi olunca, ‘abi sana yapılan operasyonda senin evi basan özel harekatçılardan biriydim’ dedi. Tabi biz aynı acıyı paylaştığımız için geçmişi çok sorgulamadık. Çünkü onda da bizde de ciddi dönüşümler oldu. Yani KHK deyince, mazlum, haksız hukuksuz olarak görevden atılanlar ve bunların bir araya gelişi olarak algıladık. Din dil ırk mezhep düşünce kesinlikle bertaraf edildi. Burada asıl önemli olan haksız hukuksuz bir davranıştı. Biz burada beraber olduk. Korku, baskı, sindirme bir araya geldiği zaman gözaltları var, İHD olarak biz basın açıklaması bile yapamıyoruz. Daha sonra biz Baykal Bey ile birlikte burada bir platform kurarak mücadeleye başladık, mağdur olan hakkını aramak isteyen insanlar bizimle birlikte olmaya çalıştı. Bir şekilde artık düşünceden ziyade kendi Türkiye’mizin geleceğinde biz nasıl var olacağızı konuşmaya başladık. Çünkü egemenler böyle kalmayacak, haksızlık hukuksuzluk kimseye kalmadı, Firavuna bile kalmadı bunlara da kalmayacak. Bu KHK olayı olmasaydı, belki de Baykal ile ya da Baykal gibi haksızlığa uğrayan insanlarla bizler bir araya gelemeyecektik. İnanın zulüm insanı insan haklarında öyle bir birleştiriyor ki. Çünkü evrensel insan hakları herkese lazım. Bugünkü egemenlere de lazım, bütün mazlumlara da lazım. Bizi bir araya getiren insan hakları mücadelesidir. Ötekinin halinden anlamak için empati yapabilmemiz, Kürt’ü, Ermeni’yi, Alevi’yi anlayabilmemiz barışı sağlayacaktır’’ ifadelerini kullandı.