Kılıçdaroğlu’ndan AKP’ye Elazığ tepkisi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Elazığ'da 41 vatandaşın hayatını kaybettiği, binden fazla insanın da yaralandığı 6.8 büyüklüğündeki deprem sonrasında gündeme gelen 'deprem vergileri' için iktidara seslenen Kılıçdaroğlu, AKP hükûmetinin 2004-2019 yılları arasında vatandaştan toplanan 34 milyar doları sordu. 2016'da CHP'li vekilin Elazığ'daki fay hattıyla ilgili önergesinin reddedildiğini hatırlatan CHP lideri, "Milletvekilimiz yalvarıyor yakarıyor, önlem alalım diye. Kırılan fay hattı değil saray iktidarının ar damarıdır. Depremde ölenlerin onların boynunadır" diyerek iktidara tepki gösterdi. 49 yıllığına BMC firmasına kiralanan tank palet fabrikasını; 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri için toplanan bağışları, Kaddafi İnsan Hakları Ödülü'nden aldığı 250 bin doların akıbetini unutmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "FETÖ'nün siyasi ayağı nedir haftaya onu anlatacağım" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ben gerçekten de belediye başkanlarıma yürekten teşekkür ederim"

"Her yıl başı yeni bir yılı kutlamak üzere güne başlıyoruz. Yıl başında insanlar olabildiğinde bir araya geliyorlar. Ocak ayının bu bağlamda dünyada önemli bir ay olduğunu biliyoruz. Yeni bir başlangıca insanlar huzur içinde adım atmak istiyor. Ama Ocak ayının bizim için acı günleri var. Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan, Metin Göktepe, Hrant Dink, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Gaffar Okkan bir ocak ayında öldürüldü."

"Bugün görülen Kavala davasında inşallah adalet tecelli eder. Kavala yuvasına kavuşur. Devletle siyasi parti arasındaki ilişkiden söz etmek isterim. Hepimiz bir devlette yaşıyoruz. Vatanımızın sınırları var, bizim bir Anayasamız var. Anayasa devletin omurgasını belirliyor. Yargı organını, yürütmeyi belirliyor. Devlet bakidir ve süreklidir ama devleti yürütmek üzere halk siyasi partilere yetki verir. Bu 1921'den beri egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesinden kaynaklanıyor. Kayıtsız şartsız egemenlik sultanın değil milletinse demokrasiyi güçlendirmek devleti topluma hizmet eder hale getirmek gerekiyor. Bizim ülkemizin güzel insanları var. Bizim ülkemiz dünya coğrafyasında en güzel yerde. Ve güzel insanlarımız var. Az önce Malatya ve Elazığ'da yaşanan deprem dolayısıyla farklı olan pek çok insan birlikte olmanın örneklerini verdiler.Peki talebimiz ne? Talebimiz, birlikte yaşamak istiyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan birlikte yaşamak istiyoruz. Peki bu yetiyor mu? Hayır: Huzur, barış içinde yaşamak istiyoruz. Gelecek kaygılarımızı aşmalıyız. Adaletli bir devlet istiyoruz. Devletin dini adalettir. Hakkı, hukuku, adaleti kendi memleketimize, kendi mahallemize taşımak zorundayız. Adalet olacaksa herkesin işi, aşı olacak. El aleme muhtaç olan bir insan olmasın istiyoruz. Anneler çocuklarını huzur içinde okula göndersinler istiyoruz. Mutfaklarda yangın olmasın istiyoruz, bereket olsun. Huzurlu bir toplumun mutfağında huzur olur. Biz ne istiyoruz üniversitelerimiz bilgi üretsin istiyoruz. Bilgi üretecek ki sanayici o bilgiyi elle tutulan metaya dönüştürebilsin. Biz dünyada bilgi birikimimizle söz sahibi olmak istiyoruz. Kimse inancından,i yaşam tarzından dolayı huzur içinde yaşasın istiyoruz. Herkesin inancı, yaşam tarzı başımın üstüne. Siyasetin konusu onun inancıyla uğraşmak değildir. Bizim siyaset anlayışımız insanın mutluluğu üzerine inşa edilen bir siyaset anlayışıdır. Farklı düşündü diye kimse yargılanmasın. "
"Ey iktidar benden aldığın vergileri nerelere harcadın?"
"Her düşünceye saygı göstermek insanlığın önünü açar. Kişileri düşündükleri dolayısıyla ödüllendirmek gerekiyor. Düşünce şiddete katkı sunmadığı sürece. Çocuklarımız kentteki kuşları görsün, hayatı yaşasın isteriz. Herkes güzel bir çevrede yaşamak ister. En büyük arzularımızdan biri de depreme dayanıklı evlerde yaşamak isteriz. Bunlar için ne yapıyoruz arkadaşlar? Üreten, bilime değer veren, farklı düşünen insanları suçlamayan bir toplum düşünün, geleceği, ufku açık bir toplum düşünün. Böyle bir toplumu inşa etmek istiyoruz. Biz bunlar gerçekleşsin diye ne yapıyoruz? Askere gidiyoruz. Askerlik bugünü ve yarını güvence altına almak demektir. Savaşmak için değil, bakanlığın adın Milli Savunma Bakanlığı, saldırılmadıkça, ülke çıkarlarıyla oynanmadıkça kendi ülkemizi savunmalıyız. Başka? Devlet adaletle yönetilsin istiyoruz. Bunu kim yapar? Siyasetçiler yapar. Bir başak önemli nokta, hepimiz vergi veriyoruz. Devlet adaletle yönetilecek fakire bir şeyler vermesi lazım, elektrik sorunumuzu çözecek. Adaletle yönetme kavramı bir mahkeme kavramı değildir. Devleti yönetirken vatandaştan zor alıma dayalı vergi alıyoruz. Verginin hakça kullanılması lazım. Vergiyi doğduğunuz andan itibaren ödüyorsunuz. Çocuğun altına bez alınır, vergi ödersiniz. Hayatın her alanında vergi vardır. Kefen bezi alırsınız vergi vardır. Tarlaya gübre atarsınız vergi verirsiniz. Biz vergiyi daha güzel bir Türkiye için. Bilim insanlarının önünü açmak için, yolsuz bir köyümüz kalmasın, okul, yol, uygarlığı götürelim diye vergi veriyoruz. Oy kullanıyoruz demokrasi görevimizi yapıyoruz, vergi veriyoruz Türkiyemiz güçlü olsun diye yapıyoruz. Buradan şuraya gelmek istiyorum. Bizim ödediğimiz vergiler, öldükten sonra da vergi ödeniyor. Eğer bir miras bırakıyorsanız sizin çocuklarınız bunun da vergisini ödüyor. Hiçbir siyasetçi kendi cebinden para harcamaz, bizim paramızı harcar. Siyasi iktidar her kuruşun hesabını millete vermek zorundadır. Benim paramı harcıyorsa yeni doğan çocuğun ödediği verginin parasını harcıyorsa hesap vermek zorundadır. Demokrasinin çıkış yolu da budur. Biz buna devlette saydamlık diyoruz. Yani insana saygı diyoruz. Dolayısıyla demokrasinin de çıkış kaynağı zaten, 'Ey iktidar benden aldığın vergileri nerelere harcadın?' bunun hesabını sormaktır. "Eğer bugün Türkiye Cumhuriyeti Uluslararası Yolsuzluk Endeksi'nde 13 basamak birden geriye gidiyorsa bizden toplanan vergilerin hesabının verilmediği kabul etmek lazım."
"17 yıldır iktidarsınız, deprem vergisi alıyorsunuz, bu tahribatı önlemek için neler yaptınız?"
"Rahmetli Ecevit deprem vergisini çıkardı. Ek gelir vergisi alıyor vatandaştan, en kurumlar, emlak, motorlu taşıtlar, özel iletişim ve özel işlem vergisi alındı. Büyük ölçüde yaralar sarıldı. Ve bu paraların nerelere harcandığı Başbakanlık sitesine kondu. 2004 yılında. diğer vergiler ek vergiler kalktı, iletişim vergisi kalıcı hale getirildi. 2004-2019 arası vatandaştan toplanan deprem vergisi 65 milyar lira. Dolara vurursak 34 milyar dolar. Bu para deprem yaralarını sarmak, kentleri depreme dayanıklı hale getirmek için bizim ödediğimiz vergi. Sonra bu oranları da artırdılar. Hiç itirazımız yok. Bu fedak3arlığa bu millet katlandı. Malatya ve Elazığ'da bir olayla karşılaştık. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Ama yaşadıkları evlet depreme dayanıklı değildi. 17 yıldır iktidarsınız, deprem vergisi alıyorsunuz, bu tahribatı önlemek için neler yaptınız? Bir vatandaş bunu soruyor, vay efendim nasıl sorarsın!" "Bizim milletvekilimiz 2016'da çıktı konuştu, 'Elazığ fay hattı üzerinde yaşıyor tedbirleri görüşelim' dedi. Peki yasama organı ne diyor biz kanun çıkardık vatandaş vergiyi de veriyor bakalım şu yürütme organı üstüne düşen görevi yaptı mı yapmadı mı? Reddedildi. Milletvekilimiz yalvarıyor yakarıyor, önlem alalım diye. Kırılan fay hattı değil saray iktidarının ar damarıdır. Depremde ölenlerin onların boynunadır."
"34 milyar dolar aldın, vatandaşın evini depreme dayanıklı neden getirmedin?"
"Elbette ki bir sorun varsa soruna akılcı yaklaşmakla gerekiyor. Bilim adamları görevini yaptı mı yaptı. Söylüyorlar mı buradan fay hattı geçiyor diye, söylüyorlar. Burada binaların nasıl yapılması gerektiği konusunda belediye görevini yapıyor mu? Yapmıyor. Siyaseti kirlilikten arındırmak lazım. Siyaset köşeyi dönme aracı değildir. Bu milletten topladığın 34 milyar dolarlık deprem vergisini nereye harcadın? Ben bilmek istiyorum.  Her partiden vatandaş verdi. Peki nereye gitti bu para? Ben bunu sormak zorundayım. Buna hepimizim bir şekliyle cevap bulması lazım. Olay yaşanıyor, Erdoğan'ın söylediği şu: Depremi durdurma şansımız var mı? Yok ama soru bu değil soru şu, 34 milyar dolar aldın, vatandaşın evini depreme dayanıklı neden getirmedin? İstanbul'da 5.8 büyüklüğünde deprem oldu Çevre bakanı şunu diyor; 'İstanbul'da 14 okulda eğitime ara verildiğini belirten kurum  54 okulla ilgili çalışma yapılıyor.' 82 milyondan toplanan 34 milyar dolar nereye harcandı? Herkesin sorması lazım. "Bakınız 2015, Sakarya'da valilik bir rapor hazırlıyor; 'depreme dayanıklı olmayan 60 okul binasından 21'inin yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Bu okullar için 25 milyon lira ödenek tahsisi isteniyor.' 99 depremi. Kaç okuldu, 60 okul binası. Sakarya depremin merkezi. Ne yapıyorlar bunlar? Devleti nasıl yönetiyor bunlar. Bizim çoluk çocuğumuzun hiç mi kıymeti yok?"
"Hâlâ İstanbul'da 1999 depreminden sonra el atılmamış okullar var"
"Sorumlusu siyaset kurumudur, kaynağı yerinde harcamamasıdır. Hâlâ İstanbul'da 99'dan sonra el atılmamış okullar var. Sonra deprem yönetimi. Bakanlar bir araya geliyor yahu ne toplantısı adam zaten yer altında, zaten ölmüş. Sen önlem aldın mı? Allah aklı sana niye verdi? Japon'a akıl verdi de sana mı vermedi? Devlet lafla yönetilmez. Bilgiyle yönetilir. Devleti yönetmek sadece bugünkü sorunlara kilitlenmek değildir. Devletin 50 yıl sonra nereye gideceğini düşünmektir. Deprem oluyor koşuyoruz hep beraber. O çürük binalar neden yıkılıyor? O binaların yapılmasına kim izin verdi? Beyler iktidarda hiç sormuyor. "
"Kadınlar 3 doğum yapacak, etek boyu şu olacak, elbisesi böyle olacak. Kimsin sen Allah aşkına ya!"
"Devlette liyakati de bitirdiler. Bir akıl var her şeyin üzerinde. Sus deyince herkes susacak. Kadınlar 3 doğum yapacak, etek boyu şu olacak, elbisesi böyle olacak. Kimsin sen Allah aşkına ya! İnsanların inancıyla yaşam tarzıyla uğraşırsın. O insanın karnı doyuyor mu onu sorsana ya! O insanın evinde huzur var mı bir sorsana yahu! Doğal gaza dünyanın zammını yaptınız. "

"Kurtarma mükemmel, önlem sıfır; bir de şov yapılıyor, ahlaklı davranmak lazım."

"Devleti yönetiyor ama toplanma alanı nedir bilmiyor."

"İşin özeti, birlikte çalışacağız. Bütün bunlar bizim moralimizi bozmasın. Biz güzel ülkemizi adaletle yöneteceğiz. Birlikte olacağız, her vatandaşı kucaklayacağız. Biz tank paleti unutmadık. TSK'nın en önemli fabrikasını yabancı bir ülkeye peşkeş çekene vatan haini derim. 15 Temmuz şehitlerini unutmadık. Onların hakkını unutmadık. Onları da sonuna kadar takip edeceğiz. Beşiktaş'ta terör dolayısıyla ölen vatandaşlarımızı unutmadık. Kaddafi'den 250 bin dolar para aldı medyanın önünde. Dedi ki insan hakları için çalışan derneklere bağışlayacağım dedi. Aylardır soruyorum; 250 bin doları hangi derneğe bağışladın? FETÖ'nün siyasi ayağı nedir  haftaya onu anlatacağım."

  T24