Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Elif Söyleyici, Dünya Kız Çocukları Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada UNİCEF raporlarına göre kız çocuklarının mağdur edildiklerini açıkladı.
Kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizliklere dikkat çeken Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Elif Söyleyici, “Kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizliklere dikkat çekmek, haklarını savunmak ve farkındalık oluşturmak amacıyla, 19 Aralık 2011 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 11 Ekim tarihinin “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kutlanmasına karar verdi.
2012 yılından itibaren Birleşmiş Milletler tarafından alınan bu karar uygulanmakta ve 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlanmaktadır.
UNİCEF Raporuna göre, ev işlerinin orantısız yükü kız çocukların omuzlarına erken yaşlarda biniyor. 5 ile 9 yaş arasındaki kız çocuklar ev işlerine kendi yaşıtları erkek çocuklara göre yüzde 30, yani günde 40 milyon saat daha fazla zaman harcıyor. Kız çocukların yaşı ilerledikçe iş yükü de artıyor. Örneğin 10-14 yaşlarındaki kız çocuklar ev işleri için erkeklere göre yüzde 50 ya da günde 120 milyon saat daha fazla zaman harcıyor. UNİCEF verilerine göre,“Ücretsiz ev işlerinin aşırı yükü erken çocukluk döneminde başlıyor ve kız çocuklar ergenliğe doğru ilerlerken ağırlaşıyor. Sonuçta bu çocuklar öğrenme, büyüme ve çocukluklarını yaşama açısından önemli fırsatlardan yoksun kalıyor. İş yükünün çocuklar arasındaki bu eşitsiz dağılımı aynı zamanda toplumsal cinsiyet kalıplarını da kalıcılaştırarak kadınlara ve kız çocuklarına kuşaklar boyu süren ağır yükler getiriyor.”UNİCEF tespitine yola çıkıldığında, “Kız çocuklarının karşı karşıya oldukları sorunların nicel ifadesi, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin gerçekleştirilmesi ve dünyadaki 1,1 milyar kız çocuğunun önündeki engellerin ortadan kaldırılması yolunda atılacak ilk kritik adımdır.”Bugün, baktığımız her veri kız çocuklarının sistematik olarak ayrımcılığa uğradığını, insan olmaktan kaynaklanan haklara erişemediğini göstermektedir. 15-19 yaşları arasında bulunan her dört kız çocuğundan biri ne okulda ne de işte bulunmaktadır. Bu oran erkek çocuklar arasında 10’da birdir. Bu rakamlar dahi kız çocuklarının maruz kaldığı ayrımcılığı gözler önüne sermektedir.Pandemi ile birlikte zaten var olan ekonomik kriz derinleşmektedir. Bu krizden en fazla etkilenen kesimlerden birini de kadınlar ve kız çocukları oluşturmaktadır. Dünya genelinde 435 milyon kadın ve kız çocuğu, 2021’de günlük 1.90 ABD dolarından daha az gelire sahip olacak ve ayrıca salgın nedeniyle 47 milyon kadın ve kız çocuğunun daha dünya genelinde yoksulluğa itileceği tahmin edilmektedir.Eşitsizliklerle mücadele etmek bir yana eşitsizliği derinleştiren bu düzende, pandemi süreci hem eşitsizliği daha da derinleştirmiş hem de kız çocuklarının daha fazla dezavantajlı duruma düşmesineneden olmuştur. Pandemi sürecinde artan ev içi sorumluluklar, yoksulluk, cinsiyete dayalı şiddet en çok kız çocuklarını etkilemektedir. Okullar çocukların korunmasında en önemli kamusal denetim araçlarından biridir. Bunun devreden çıkmış olması özellikle kız çocuklarına dönük şiddet ve istismarla mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Yüz yüze eğitime acilen geçilmesi talebinin pek çok nedeninden bir tanesi de budur.Küresel salgın kız çocuklarının eğitim hakkını ciddi şekilde tehdit etmektedir. UNESCO verilerine göre, dünyada 743 milyon kız çocuğu okula gidemiyor; okula gidemeyen bu çocuklar ailelerinin işlerine yardım ediyor, kardeşlerine bakıyor, tarlada çalışıyor. Bu durum okulların tekrar açılacağı dönemde ise kız çocuklarının okula dönüş oranlarının düşeceğine de işaret etmektedir. Birleşmiş Milletler, pandemi sonrasında 11 milyon kız çocuğunun okula dönememe riski ile karşı karşıya olduğunu ifade etmekte ve bununla ilgili mutlaka önlem alınması çağrıları yapmaktadır.Dünyanın her yerinde yaşanan savaşlar nedeniyle yerinden yurdundan edilen okul çağındaki çocuklar çalışmak zorunda bırakılmakta, çalışma ortamlarında tacize, istismara maruz bırakılmakta ve çocuk yaşta evlendirilmektedir. Çocukların korunması ve güçlendirilmesi sorumluluğu tüm toplumundur. Devletler kamusal sorumlulukları gereği yoksullukla ve çocuk işçiliği ile etkin mücadele etmelidir. Eşitliğin sağlandığı, cinsiyet ayrımının olmadığı bir toplum ancak bilimsel ve eşitlikçi bir eğitim sistemiyle mümkündür.Çocukların, ayrımcılık ve istismarın ne olduğunun dahi bilinmediği bir dünyada büyüdüğü, bütün haklardan eşit yararlandığı bir gelecek mümkün.Eğitim Sen olarak, çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için mücadele ediyoruz. Toplumsal cinsiyet kalıplarına karşı, yaşasın EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK…” diye konuştu