Canlar İçin Derneği'nden Ceren Orhan'ın köşe yazısı..
Kısırlaştırma, erkek veya dişi hayvanların çiftleşmesini engellemek adına uygulanan cerrahi operasyona verilen isimdir.
Günümüzde hayvanların kısırlaştırılmasının, onların sağlığına olan olumlu etkileri üzerine pek çok bilimsel gerçek açığa kavuşmuş olmasına rağmen; hâlâ insanların bir kısmı kısırlaştırma operasyonunun zararlı olduğunu, bu işlemin onlara kötülük yapmak anlamına geldiğini bilinçsizce savunmakta. Bir kısmı ise bu yanlış bilinenlerin ve olumsuz düşüncelerin etkisi altında kalarak sıcak bakmamaktadır. Ayrıca dini açıdan da kısırlaştırma konusu hala gündemde. Bu konuda din insanlarının açıklamaları da kısırlaştırmanın günümüz şartlarında gerekli olduğu ve günah olmadığı yönünde.
Kısırlaştırmanın bir canlının beden bütünlüğünü bozduğu bir gerçek fakat günümüz koşullarında hayvanlar sokaklarda aç ve susuz dolaşırken, her gün bir başka hayvana işkence ya da tecavüz haberleri alırken; onları kısırlaştırıp üremelerini kontrol altında olmak, yaşam sürelerini uzatmak ve onların evi olan sokaklarımızı güzelleştirmek üzerine çalışmalar yürütmeliyiz.
Kısırlaştırma, iyi niyet içeren bir hareket olduğundan, günah olmanın dışında bir cana iyilik olduğu için sevaptır. İyi şartlarda, hijyenine ve bakımına dikkat ederek bir canı kısırlaştırmak onun ömrünü uzatıp onu tehlikelerden koruyacağı için dinen bir sakıncası bulunmadığı ortadadır. Ayrıca sanılanın aksine kısırlaştırma işlemi, kedi ve köpekler üzerinde duygusal bir etki yaratmaz. Öyle ki, kedilerde aile kavramı yoktur. Dişi bir kedi, kızgınlık dönemine girdiğinde kendi doğurduğu erkek kediyle bile çiftleşebilmektedir. Üstelik çiftleşme sonucu birbirlerine çeşitli hastalıklar bulaştırabilirler.
Kısırlaştırılmamış dişilerde rahim, yumurtalık veya meme kanseri ve pyometra (rahim iltihabı) gibi hastalıklar; erkeklerde ise testis kanseri ve prostat gibi hastalıkların görülme riski çok yüksektir. Bunların yanı sıra Feline Immunodeficiency Virus (FIV), genellikle ısırık yaralarıyla bulaşır ve kısır olmayan erkek kedilerin daha çok kavga ettiği bilinen bir gerçektir. Kızgınlık dönemindeki kedi ve köpekler, koku yayma ve saldırganlık gibi tepkilerin yanı sıra evden kaçabilirler. Bununla birlikte ne yazık ki trafik kazası geçirme olasılıkları da yüksektir. Trafik kazası geçiren köpeklerin %85'inin kısırlaştırılmamış olduğu bilinmektedir.
Ev içinde de çiftleştirmeyi planlamadığınız ve tüm yavrulara yuva bulmak için kendinize güvenmediğiniz takdirde, gerçekleştireceğiniz en sorumlu davranış kedinizi kısırlaştırmak olacaktır. Bir dişi, çiftleşme olmaksızın birkaç kez kızgınlık dönemine girdiğinde; bu kedide depresyon, iştahsızlık, ishal ve kusma gibi sorunlar görülebilir. Erkek kediler ise kızgınlık döneminde evin farklı yerlerine koku bırakır ve idrarı normalden daha ağır kokar. Kısırlaştırma operasyonu bu tür davranışların tümünü ortadan kaldırır. Tüm bunlardan çok daha vahim olanı ise; her gün şahit olduğumuz ya da duyduğumuz bir heves uğruna alınan fakat hamile kalınca sokağa atılan dostlarımız ve sokakta maruz kaldıkları durumlardır. Adaptasyon zorluğu yaşamalarının yanı sıra, şehirlerin hayvanlara sunduğu kötü koşullar nedeni ile yemek bulmakta ve hayatta kalmakta güçlük yaşamaktadırlar.
Belediyelerin sokak hayvanlarının kısırlaştırmalarını Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında ücretsiz bir biçimde yapması ve kısırlaşan hayvanı yaşam alanına geri bırakması gerekse de çoğu belediye gibi
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri de bunu layıkıyla yerine getirmemektedir. Gaziantep’teki çoğu sokak hayvanı - özellikle de kediler - sokak hayvanları için faaliyet gösteren
dernekler ve bireysel gönüllüler tarafından kısırlaştırılmaktadır. Bir dişi kedinin yılda ortalama 15 ila 20 arasında yavru doğurduğu göz önüne alındığında ne yazık ki bu çaba fazlasıyla yetersiz kalmaktadır. Onların yaşam alanı sokaklar; fakat uygun koşulları sağlamak en kolayı iken, zor olanı seçip sokaklara onları sığdıramıyoruz. Beslemiyor, yanından geçerken birkaç saniye durup başlarını okşamıyor ve de bunu yapanları hor görüyor, tuhaf buluyor, davranışlarını onaylamıyoruz. Bu koşullar içerisinde doğum olayı, kendi karnını bile doyurmakta zorlanan bir kedi için fazlasıyla sıkıntılı bir durumdur.
Kısır kediler genellikle çok daha usludur ve idare edilmeleri daha kolaydır. Ayrıca kısırlaştırmanın 3-5 yıl kadar ömürlerini uzattığı kaydedilmiştir. Tüm bu durumlar göz önüne alındığında kısırlaştırma işlemi, onlar için zararlı değil aksine yararlı, gerekli ve mantıklı bir harekettir. Lütfen bu hayvanın kaderi, buna müdahale edilmez demek yerine; durup, günümüz koşullarını inceleyin. Sokaklardaki hayvanların verdiği yaşam mücadelesini görün. Bir kap yemek artığı, bir kap suyu çok gördüğünüz bu canlar her gün ölüyor, hatta çoğu zaman öldürülüyor. Sefalet ve açlık içinde gezindikleri sokaklar bile onlara reva görülmüyor. Elinizi taşın altına koymuyor ve yorum yapmaktan da geri durmuyorsanız, lütfen artık onlar için bir şey yapıp en azından
kapınızın önüne bir kap su koyun. Bu sıcak yaz günlerinde hallerinden biraz olsun anlayın. Sizinle konuşamazlar belki ama onların varlığını fark ederseniz yardıma ihtiyaçları olduğunu zaten görürsünüz.
Sokak hayvanları ile ilgilenmek ne belediye ne de hayvanseverlerin görevidir.
Bu, hepimizin insanlık ödevidir.
Sokak Hayvanları Dostu Canlar İçin Derneği'ne destek olmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
https://twitter.com/canlar_icin