KESK Gaziantep Kadın Meclisi tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla basın açıklaması yapıldı.
Yapılan basın açıklamasında, “Kapitalist ataerkinin krizleri derinleşerek sürerken her gün biraz daha yoksullaşıyoruz. Neoliberal ekonominin basıncıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliği de giderek büyüyor. Kadın işsizliği, yoksulluğu ve derin yoksulluk sorun olmayı sürdürüyor.
Daha bir hafta önce İzmir’de derme çatma bir yapıda yaşamını idame ettirebilmek, geçimini sağlamak için hurda toplamak zorunda kalan yalnız bir kadın, beş çocuğunu kaybetti. Bu olay iktidarın yoksulluk, kadın işsizliği, barınma sorunu gibi ivedilikle çözülmesi gereken sorunlara ilişkin bir politikası olmadığının yanı sıra bakım yükünü kadına yüklemeyi sürdüren politikalarının nelere mal olduğunun can yakıcı örneklerinden sadece biriydi.
Bu sorunlar karşısında iktidarın Özlem Zengin’de ifade bulan yaklaşımı, meseleyi “yaşam tarzı”na, “annenin çocuklara bakma meselesi”ne indirgemek, kadını “iyilik” derecesini iktidarın belirlediği bakım emeğinin zorunlu karşılayıcısı olarak görmek oldu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’ysa sosyal ve ekonomik destek programıyla aile bütünlüğünü koruyarak yaklaşık 7 bin çocuğun sağlıklı gelişimine katkı sunduklarını söyledi. Yani iktidar yoksulluğu, işsizliği, geçim olanaklarını, devletin çalışan annelerin çocuklarına çalışma süresi boyunca bakım hizmeti sunabileceği merkezlerin bulunmayışı gibi ciddi sorunlardaki sorumluluğunu yeterince “sosyal” ve “ekonomik” destek sağlandığı halde halkın, kadınların bundan faydalanmayı bilmediğini söyleyerek başından savdı.
Sorunlar ortada durur, çözüm beklerken iktidarın tek yaptığı “aile” hassasiyetinden bahsetmek, yeterince ekonomik destek sağlandığını söylemek oluyor. Yoksullukla mücadele programı dahi bulunmayan iktidarın kadın yoksulluğu diye bir sorunun varlığını kabul etmediği ortada.
Yine aynı mantık çerçevesinde, kadın istihdamını artırmaya yönelik olduğu söylenen tüm politikalarda kadına işaret edilen yer kısmi zamanlı, güvencesiz, esnek çalışmadan öteye geçmiyor. İstihdama erişebilen kadınlar ise kadın emeğinin değersizleştirildiği, kadınların “iş ve aile yaşamını uyumlulaştırma” adı altında bakım emeği sömürüsününkurumsallaştırıldığı koşullarda var olmaya çalışıyor.
Bütçe’nin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ayrılan kısmının kadına değil aileye ilişkin politikalara tahsis edileceği ortada. Bakanlık bütçesinden “Kadının Güçlendirilmesi” başlığında ayrılan bütçe 5 milyar 941 milyon 139 bin lira ile tüm bütçenin yalnızca yüzde 0,3’üne denk geliyor, “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi” başlığı altında ayrılan ödenekse bunun üç katı 16 milyar 666 milyon 881 bin lira. Bu bütçede de kadının adı yok.
Toplumsal cinsiyete dayalı, kaynakların eşit dağılımını esas alan, kadınların ihtiyaçlarını hesaba katan bir bütçe talebimiz görmezden geliniyor. 67 program arasında dağıtılan merkezi bütçede ailenin korunması 41’inci, kadının güçlendirilmesi 57’inci sırada yer alıyor.
Sürekli olarak aileyi ön plana çıkararak kadının aile içindeki bağımlı konumunu pekiştiren anlayışın sürdüğünün açık kanıtı olan bu durum da cinsiyetçi iş bölümünün devlet eliyle sürdürüldüğünü gösteriyor. Kadın istihdamını, eğitim olanaklarını artırma amacının yanından dahi geçmeyen iktidar,evde kalalım, kamusal alanda var olmayalım istiyor. Bütçe hazırlanması süreci de dahil, hiçbir sürecinde sendikaların, kadın ve emek örgütlerinin görüşlerine başvurmuyor.
Bütçede;
Kadınların yaşamlarını korumak başta olmak üzere kadın kazanımlarının gözetilmesi gerekirken, kadınların şiddetten korunması ve şiddetin önlenmesi için gerekli sığınak sayısı ve şiddet önleme ve izleme merkezi (ŞÖNİM) sayısı yıllardır değişmiyor.
Kadınlar adına yapılan harcamalar, yalnızca sembolik kalemlerden ibaret kalıyor. Bütçenin en büyük dilimleri çeşitli sermaye gruplarına ve iktidar destekli projelere aktarılıyor.
Kadın istihdamı öncelikli mesele olarak görülmüyor. Kadın istihdamına ve genç kadınların iş gücüne katılımına yönelik herhangi bir program bulunmuyor.
Eğitim ve sağlık gibi kamusal hizmetlere ayrılan payın azalması, özelleştirmeye ağırlık verme kız çocuklarının eğitimden mahrum kalmasına ve kadınların sağlık hizmetlerine erişiminin zorlaşmasına sebep oluyor. Yine tasarruf tedbirleri kapsamında eğitim yatırımlarının kısıtlanması kız çocuklarının eğitime erişimini zorlaştırıyor.
İktidar İletişim Başkanlığı ve Diyanet gibi kurumlara devasa bütçeler ayırarak, propagandasını yaymaya çalışıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınınbütçesinden bir protokolle Diyanete “4-6 yaş Kur’an kursu desteği” için 2023’ten 2024 mayıs ayına kadar 75 milyon 619 bin lira para aktarıldığı biliniyor.
Bütçelemede kamu giderleri, vergilendirme ve kamu hizmetleri açısından da erkek yapıyı besliyor. Vergi mükellefleri cinsiyete göre sınıflandırılmıyor, hijyenik ped, menstürel ürünler gibi temel tüketim malzemelerinden alınan lüks tüketim vergileri bütçeye konu olamıyor.
Kamuda ve özel sektörde kadınların daha fazla yer almasını sağlayacak kota ya da teşviklere yer verilmiyor.
Bakım emeği başta olmak üzere ev içi görünmez emekbütçelemede yer bulamıyor.
Biz bütçe sürecine her aşamada toplumsal cinsiyet bakış açısının dahil edilmesini, gelir ve harcamaların toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik edecek şekilde yeniden yapılandırılmasını hedef alan toplumsal cinsiyete dayalı bir bütçeleme istiyoruz.
Bütçe’de yoksullukla, kadın yoksulluğu ile mücadeleye yer verilmesini istiyoruz.
Eşitliği sağlamaya yönelik bir bütçe süreci aileye değil kadına ve toplumsal cinsiyete ilişkin verilere dayanan politikalarla mümkün. Bu nedenle kadınların toplumsal yaşamda eşit koşullarda var olmasını sağlamaya dönük politikalar yapacak ve hayata geçirecek bir kadın bakanlığı kurulması gerektiğini savunuyoruz.
Yapılan bütçe görüşmelerinin mali ve teknik bilgilerin görüşüldüğü toplantılar olmanın ötesine geçmesini; bütçe hazırlanırken, karar süreçlerinde sendikaların, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin görüşlerinin alınmasını istiyoruz.
Kadına yönelik şiddetin arttığı, kadın yoksulluğunun derinleştiği bir süreçte toplumsal cinsiyet eşitliğini hedeflemeyen bütçeyi kabul ETMİYORUZ!
Kadın yoksulluğuna çözüm üretecek, kadın istihdamını arttıracak,
Yoksullukla mücadeleyi kapsayan ve buna yönelik politikaların yer bulduğu,
İşyerleri ve mahallelerde nitelikli, anadilinde kamu kreş ve bakım merkezlerinin yaygın ve ulaşılabilir olmasını hedefleyen,
Kadına yönelik şiddeti önleyecek uluslararası standartlara uygun nitelikli, anadilinde sığınak ve kadın danışma merkezlerinin ihtiyacı karşılayacak düzeye çıkarılmasına yer veren,
Kadınların kullanmak zorunda olduğu hijyen ürünlerindeki verginin sıfırlandığı, kamu kurumlarında bu ürünlerin ücretsiz ulaşılabilirliğini hesaba katan,
TOPLUMSAL CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇE İÇİN,
HAKLARIMIZ, HAYATLARIMIZ İÇİN MÜCADELE DE BİRLEŞİYORUZ!
25 KASIM’DA HERYERDE ALANLARDA, 30 KASIM’DA ANKARA’DAYIZ!
GENEL
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024ASAYİŞ
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024GENEL
21 Kasım 2024ASAYİŞ
21 Kasım 2024