DOLAR 34,4878 0.04%
EURO 36,2705 -0.24%
ALTIN 2.955,270,70
BITCOIN 33459993,77%
Gaziantep
10°

PARÇALI BULUTLU

06:22

İMSAK'A KALAN SÜRE

Arsan: Koronavirüse ilişkin haberler eksik ve hatalı

Arsan: Koronavirüse ilişkin haberler eksik ve hatalı

ABONE OL
18 Mart 2020 12:42
Arsan: Koronavirüse ilişkin haberler eksik ve hatalı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uluslararası düzeyde kamu sağlığını tehdit eden koronavirüsünü doğru haberleştirecek sağlık muhabirinin kalmadığına dikkati çeken akademisyen Esra Arsan, “Kriz ve seferberlik dönemlerinde en çok ihtiyacımız olan bilgi yerine, ‘Müslüman’a corona işlemez’ diyen insanları izliyoruz” dedi. 

Güneyin Sesi Gazetesi- Uluslararası düzeyde kamu sağlığını tehdit eder hale gelen ve risk değerlendirmesi “çok yüksek” seviyeye çıkartılan koronavirüsüne ilişkin Türkiye ve dünyada gazetecilerin üzerine düşen sorumluluk ve yapılan haberciliğin önemi bir kez daha gündemde. Salgını haberleştiren gazetecilerin gündemi yeteri kadar takip edip etmediği, ilgili kurumları izleyip izlemediği ve ülkeleri yöneten hükümetlerin baskı ve sansürüne karşı toplumun bilgi alma hakkını koruyup korumadığı yeniden tartışma konusu. Koronavirüse ilişkin dünya ve Türkiye basınında çıkan haberler ve gazetecilerin konuya yaklaşımını karşılaştıran akademisyen Esra Arsan, Türkiye’de doğru sağlık haberlerini yapacak muhabirlerin kalmadığına dikkati çekti.
Koronavirüs’ün en fazla etkili olduğu ülkelerde iktidarların tavırları ve gazetecilerin tutumuna ilişkin analizlerde bulunan Arsan, “Virüsün çıktığı ve yayıldığı, en çok da zararı verdiği Çin medyasıyla ile ilgili okuduğum haberler, bu ülkede komünist partinin haber içeriklerini sansürlediği ve gazetecilere doğru bilgileri vermediği yönünde. İtalya’da ise, halkın özellikle salgının ilk haftası sonrasında sokaklarda dolaşması ve kalabalık içinde yer almasına bakılırsa, medyanın kamuyu yeterince bilgilendirmediğini ve halkı kapıdaki tehlikeye karşı yeterince uyarmadığı söylenebilir” dedi.
‘HABER YAPMAK KOLAY DEĞİL’ 
“Benim izlediğim Anglosakson medyada, özellikle de İngiltere’de, halkı paniğe sokmadan uyaran, bilgi içeren, virüse yakalanmamak için yapılması gerekenleri açıklayan bir habercilik var” diye devam eden Arsan, “Bunun yanında, şeffaf olarak olgu ve grafiklerle desteklenen data haberciliğini görüyorum. Anglosakson dünya tabii hem bilim hem de sağlık haberciliğinde çok ileri. Bizde mesela artık doru dürüst sağlık haberciliği kalmadı. Var olan sağlık muhabirleri de doktorlarla ilaç firmalarının reklamcısı gibi iş görüyor. Halbuki, İngiltere’de daha 2020 Ocak ayından beri bu yeni Pandemic’in ne olduğu, görsel, işitsel, yazılı medyada tartışılıyor, halka anlatılıyor ve her gün yüzlerce haber yapılıyor. Henüz ne olduğu tam anlaşılamayan bir bulaşıcı hastalık hakkında haber yapmak kolay değil. Bazı gazeteciler, özellikle Çin’de görev yapanların anlatımıyla, hayatlarının en zor haberciliği olarak tanımlıyorlar. Çünkü, sonuçta bu iş hayat memat meselesi.
HER BİR SÖZCÜĞE DİKKAT EDİYORLAR 
İnsanlar ölüyor ve ölü sayısı belki de savaşlardan bile daha çok olacak. Bu nedenle, sürekli değişen, açık uçlu olaylar zincirini iyi anlamak ve kamuya anlatmak için birden fazla haber masası kurmuş The Guardian mesela. Haberlerini yazarken seçtikleri her bir sözcüğe dikkat ediyorlar ve vaka sayısı arttıkça, ‘dalgalanma’ gibi sözcüklerin haber içeriklerinde daha sık yer aldığı görülüyor. Okurlar, seyirciler sadece dışarıdaki izleyici değil, ama aynı zamanda gazetecilerin haber kaynakları. Bu nedenle, halk arasında dolaşan ve bilgi toplayan muhabirler var. Bu haberler halkı paniğe sokmak ve hastanelere başvuruyu arttırmak için değil, halkın bu bulaşıcı hastalık hakkında en fazla bilgiye sahip olması, kendilerini koruması ve eğer hastalanmışsa, doğru adreslere başvurması için gerekli bilgiyi vermek için yapılıyor” diye belirtti.
‘BÜYÜK MEDYA DALGA GEÇTİ’ 
Başarılı gazetecilik örneklerinin aksine Türkiye’de “virüs ilk konuşulmaya başlandığında, büyük medyada konuyla dalga geçen ve ‘Türklere virüs işlemez’ geyiğini yeniden üreten türden haberler yer aldı” vurgusu yapan Arsan, “Hastalığın ne kadar hızlı yayılan bir tür olduğuna ve dikkat edilmezse Türkiye’de de İtalya gibi yayılabileceğine dair haberler azdı. Bu nedenle, ülkemizde ilk uyarıcı haberlerin eksik ve hatalı yapıldığını düşünüyorum. Ancak sosyal medyada yer alan paylaşımlar ve yurt dışından gelen haberler sonrasında, Türkiye medyası da kendisine çeki düzen vermek zorunda kaldı. Ancak bizdeki en büyük sorun, Çin’deki gibi, devletin sağlık teşkilatlarının gazetecilere bilgi vermemesi, data sunmaması. Bu nedenle, hastalığın ülkemizdeki yayılma boyutu hakkında yeterince bilgi alamıyoruz. Bunun yanında, hastalık şüphesiyle hastanelere başvuran yurttaşlara hastane kapılarının kapalı olduğu, test yapıp gönderildikleri, pozitif veya negatif yerine, ‘yüksek riskli’ gibi, manasız raporların verildiğini sosyal medyadan veya kulaktan duyarak öğreniyoruz” diye konuştu.
‘SORUNU DERİNLEŞTİREN BİR GAZETECİLİK’
Arsan, değerlendirmelerini şöyle tamamladı: “Gazeteciler bu konuları da sorgulayamıyor, çünkü bu konuları sorgulayan gazeteciler gözaltına alınıyor. Hükümetin kalabalık toplantıları iptal kararı, kamuya açık mekanlara girişi yasaklaması vesaire, doğru kararlar aslında. Ancak özellikle hac dönüşünde hastalık taşıyarak gelen kafilenin tecrit edilmemesi ve benzer yanlışlar, yine medyada eleştiremeyen konular. Halbuki bu tür kriz ve seferberlik dönemlerinde, demokratik bir ülkede yaşıyor olsaydık, en çok ihtiyacımız olan bilgiye erişme hakkımız olması gerekirdi. Biz bilgi yerine, sokak röportajlarında ‘Müslüman’a corona işlemez’ diyen insanları izliyoruz. Bu tabii sorunumuzu çözmek yerine, daha da derinleştiren bir gazetecilik anlayışı.”(MA)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r