28 Nisan 2023 Cuma
Güney’in Sesi GAZETESİ – CHP Şahinbey İlçe Başkanı Av. Mehmet Aydın Şahin, sansür yasasına ilişkin yazılı açıklamada bulundu.
CHP Şahinbey İlçe Başkanı Av. Mehmet Aydın Şahin, mecliste görüşülen ve birçok maddesi meclisten geçen sansür yasasına ilişkin yazılı bir açıklamada bulundu. Yapılan açıklamada, “Demokratik toplumu baskılamaya yönelik “sansür yasası teklifinin” en tehlikeli maddelerinden olan 29. madde, Cumhuriyet Halk Partisi grubumuzun kararlı tutumu ve yoğun protestosuna rağmen mecliste kabul edilmiştir. Her ne kadar Milletvekili sayımız yasa teklifinin reddi için yetersiz de olsa, demokratik direnme hak ve yöntemlerini kullanan , Cumhuriyet Halk Partisi’nin toplumsal muhalefetin öncüsü ve Demokratik Türkiye’nin başat savunucusu olduğunu bir kez daha gösteren milletvekillerimizi kutluyorum.
Teklifin 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na eklenmesi planlanan “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu muğlaktır, sübjektif değerlendirmelere açıktır. Zamana, kişilere ve koşullara bağlı olarak her uygulamacı tarafından farklı yorumlanması muhtemel bu düzenlemeyle, yalnızca gazeteciler değil tüm toplum ciddi bir cezai tehdit ile karşı karşıya bırakılmakta, ifade ve basın özgürlüğü yok edilmektedir.
İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ANAYASAL GÜVENCE ALTINDA OLUŞU
Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesi şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir…”
“Başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir. Günümüz şartlarında başka yollar ifadesine en uygun iletişim aracı ise sosyal medyadır.
Basın özgürlüğünü de kapsayan ifade özgürlüğü, çoğunluğa muhalif olanlar da dahil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını ikna etme çabaları çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir
Açıklanan ve yayılan bir düşüncenin, içeriğinden hareketle kişiler ve toplum açısından “değerli-değersiz” veya “yararlı-yararsız” biçiminde ayrıştırılması sübjektif unsurlar ihtiva eder.
Demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Demokratik bir hukuk devletinde, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamalara yer verilemez.
İfade özgürlüğü büyük ölçüde eleştiri özgürlüğünün güvence altına alınmasını hedeflemektedir. Bu nedenle, düşüncelerin açıklanması ve yayılması sırasında kullanılan ifadelerin sert olması doğal karşılanmalıdır. Öte yandan siyasi tartışma özgürlüğünün “tüm demokratik sistemlerin temel ilkesi” olduğu göz önüne alındığında diğer ifade türlerine nazaran, siyasi ifade özgürlüğüne ayrıca önem vermek gerekmektedir. AİHM de kararlarında sıklıkla siyasi bir tartışmayı savunmanın demokratik bir toplumda temel bir unsur olduğunu vurgulamaktadır. AİHM, zorlayıcı nedenler olmadıkça siyasi ifadeye kısıtlama getirilmemesi gerektiğini kaydetmektedir.
KANUN DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER
Bu değişiklikle savaş hükümlerinin barış düzenine uygulanması eşiğinde Anayasaya aykırılık söz konusudur. Madde 29, teklif sahiplerinin de belirttiği gibi, “savaşta yalan haber yayma” maddesinin, olağan döneme belirsiz ve geniş şekilde aktarılmasıdır. Anayasaya aykırı bu madde çok tehlikelidir.
Sağlıklı bir demokrasi, bir hükümetin yalnızca yasama organı veya yargı organları tarafından denetlenmesini değil aynı zamanda sivil toplum örgütleri, medya ve basın veya siyasi partiler gibi siyasal alanda yer alan diğer aktörlerce de denetlenmesini gerektirir.
Bu yasa teklifine dezenformasyonu önleme yasası diyorlar. Demokratik siyaset alanını seçim yasasıyla daraltan iktidar, sansür yasasıyla da demokratik toplumun haberleşme kanallarını yok etmek istiyor. Bu gerçek, “yalan haberi önleme” adı altında kendine meşruiyet yaratmaya çalışıyor.
Dezenformasyon yasası, gerçeği tanımlama tekelini siyasi iktidara vererek, iktidarın çıkarlarını ve siyasi gündemini tek gerçek ve bunun sorgulanmasını açıkça bir suç haline getiriyor.
Bizler demokratik toplumu baskılamaya yönelik bu kanuni düzenlemeye boyun eğmeyeceğiz. Gerçeğe ulaşmaya, düşüncelerimizi ifade etmeye ve yaymaya devam edeceğiz. Totaliter rejimi durduracağız” ifadelerine yer verildi.