Şanlıurfa’da 5’i tutuksuz toplam 30 siyasetçi ve sendikacının “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla yargılandığı davanın duruşmasında 16 kişi hakkında tahliye kararı verildi.
Güneyin Sesi Gazetesi- Şanlıurfa’da, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlatılan askeri operasyonun başladığı 9 Ekim 2019 tarihinde gözaltına alınan ve haklarında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla 5’i tutuksuz toplam 30 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Şanlıurfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma 2 gün sürdü. Şanlıurfa T Tipi Cezaevi kampüsündeki duruşmada tutuklu sanıklar hazır edildi. Savcı, tutukluların tutukluluk hallerinin devamını ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesini istedi.
DTK SUÇLAMASINA YANIT
Ardından avukatlar savunma yaptı. Avukat Hidayet Enmek, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) üyeliğinin dosyada yer almasına değindi. DTK’nin sivil bir toplum platformu olduğuna dikkat çeken Enmek, fikir özgürlüğü ve bunu örgütleme hakkının yok sayıldığını vurguladı. DTK’nin 2012 yılında yeni Anayasa çalışmaları kapsamında Meclis’e de davet edildiğini hatırlatan Enmek, “Bu daveti bizzat dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek yapmıştır. DTK davete katılarak, yayınladığı bildirgeyi Meclis’e sunmuştur. Bugün yargılanan bu insanlar şahsında DTK illegalize ediliyor” ifadelerini kullandı.
‘MAHKEMELER SIYASI MECRA DEĞİL’
“Bu insanların fiillerini mi yoksa siyasi kimliklerini mi yargılıyoruz” diye soran avukat Sevda Çelik Özbingöl ise telefon dinlemeleri ile DTK üzerinden insanlar için suç üretilmeye çalışıldığını söyledi. Mahkemelerin siyasi mecralar olmadığını belirten Özbingöl, “Mahkemeler yasaları referans almalıdır. Subjektif hareket etmemelidir. Bu tutuklamalar, hak ihlalleri ve mağduriyetler Türkiye’deki siyasi iktidarın değişmesi ile karşımıza çıkacaktır. Diyarbakır’da suç olmayan bu kuruluş Urfa’da insanları tutuklatıyor. Eğer yasadışı bir kurum ise bununla ilgili bir karar yok. DTK everensel birçok hak örgütünün kullandığı söylemleri kullanıyor. Hazırlanan fezleke iddianame olarak karşımıza çıkıyor. Bir kişinin bir diğerini delege olarak önermesinin suç sayılması hangi kanunda yazıyor? Bu durum bize bu coğrafya da yaşamanın suç olduğunu, bir gün herkesin yargılanacağını gösteriyor. Bu iddianame mahkemeyi yönlendirme amaçlı ve siyasi bir davadır. Diyarbakır’da bulunan bir liste, örgüt listesiymiş gibi gösteriliyor. Bu dosyada ‘örgüt üyesi’ tanımlamasına uyacak hiçbir delil yoktur” dedi.
‘2 SATIRLI YAZIDAN DOLAYI 4 AYDIR TUTUKLU’
Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 2015-2016 yılları arasında uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kaldığı evde birçok kişiyle birlikte yaşamını yitiren Mehmet Yavuzel’in annesi Hanım Yavuzel ile ilgili 2017 yılında açılan soruşturma dosyası da davayla birleştirildi.
Anne Yavuzel’in avukatı Serdıl İzol, 4 aydır iddianameye yeni delilin girmediğin işaret ederek, “Müvekkilim 2 satırlık yazı ile 4 aydır tutuklu. Listede Botan Tolhıldan ve MEYA-DER üyesi diye geçtiği için tutuklu. Sağlıklı bir soruşturma yürütülememiş. Dosyasında ‘örgüt üyesi’ olacak hiçbir tespit yoktur. 3 yıldır süren bir soruşturma nedeni ile yargılanıyor. Bu doğru değildir. Adil yargılamanın yapılmadığını düşünüyorum” diyerek, tahliye talep etti.
16 TAHLİYE
Avukat savunmalarının ardından mahkeme duruşmaya ara verdi. Mahkeme, Ahmet Yenilmez, Feridun Gönbeği, Hikmet Evin, Kemal Kudin, Leyla Mümin, Mehmet Kültür, Muzaffer Çakmak, Songül Arpa ve Vahit Akgün’ün tutukluluk halinin devamına, 16 kişinin ise tahliyesine karar verdi.
Duruşma, 6 Mart gününe ertelendi.