Yaklaşık 4 milyon Suriyeli ’ye ev sahipliği yapan Türkiye’de barınmadan, sağlığa, eğitimden güvenliğe birçok ihtiyaçlar karşılanırken, iletişim ve uyum problemi nedeniyle ihtiyaçların karşılığı yetersiz kalıyor.
Güneyin Sesi gazetesi- 2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş sonrası binlerce Suriyeli yaşamını yitirirken, binlercesi ise ülkelerini bırakarak başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Savaşın Suriyeliler üzerindeki etkisi can ve mal kayıpları ile sınırlı kalmayıp gittikleri ülkelerde yaşadıkları uyum problemi de baş sorunlar arasında yer alıyor.
Toplantıda Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür üniversite çatısı altında hem Gaziantep’te hem de Suriye’de yapılan çalışmalarla ‘Suriye krizinde en fazla inisiyatif alan tek üniversiteyiz’ derken, toplantının diğer katılımcıları ise sağlık konusunda bir sorunumuz yok, her şey yeterli ama ‘Hangi konumda olduğumuz belli değil, seyahat özgürlüğümüz yok, öğretmen öğretmen olarak görülmüyor, plakalar ayrıştırıcı, Suriye’ye gidenlerden dönmemeleri için imza alınıyor, medya nefret dili kullanıyor’ ifadelerini kullanıyorlar
Uyum Sorunu Masaya Yatırıldı
Türkiye’deki en büyük Suriyeli nüfusu barındıran Gaziantep’te Suriyeli göçmenlerin uyum sürecinde sivil iletişim ve koordinasyon sorunlarının tartışıldığı bir toplantı gerçekleşti.
İçişleri Bakanlığı ve Bilgi Eğitim Kültür Araştırma Merkezi (BEKAM) ortaklığında düzenlenen toplantıya Türk ve Suriyeli sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra Gaziantep Üniversitesi Rektörü ile öğretim üyeleri, gazeteciler ve aktivistler katıldı.
İki oturum şeklinde düzenlenen toplantıda 2011 yılında başlayan savaş sonrası Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de ve Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ile Barış Pınarı Harekâtları bölgesinde yaşanması muhtemel iletişim, uyum ve koordinasyon sorunlarının giderilmesi için çözüm önerileri masaya yatırıldı.
Toplantı sonrası Güneyin Sesi Gazetesi’ne konuşan Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür toplantının çok verimli geçtiğini belirterek “Tarafların aynı masada oturup sorunları konuşması, krizle ilgili çözüm bulma açısından çok önemli’’ dedi.
Yapılan toplantıların devam edeceğine vurgu yapan Rektör Ali Gür, bu toplantılara katılımın sadece STK’lar boyutunda kalmaması gerektiğini belirterek “Gaziantep Üniversitesi Akademisi çatısı altında gerek Suriyeli gerekse Türkiyeli sivil toplum kuruluşları taraflarını bir masada oturtup, bu masada karşılıklı olarak talepler, sorunlar ve bu taleplere çözüm önerilerini konuştuk. Bu çok önemli çünkü taraflar birbirleriyle önce konuşmaları gerekiyor. Birbirlerini dinleyip anlamaları gerekiyor. Bu açıdan ben bu toplantıyı çok anlamlı buluyorum. Tabi ki Gaziantep Üniversitesi gibi büyük bir üniversitenin ana çatısı altında bunun organize edilmesi de ayrıca hem güvenlik açısından hem de akademiyaya yapacağı katkı açısından çok önemli. Umuyoruz ki bu çalışmalar sadece STK’lar boyutunda kalmaz. Karşılıklı akademiyeler adına da dünyaya doğru algılar üretmek boyutundan güzel çalışmalar yapılır. Bu çalışmaların devamını istiyor bundan sonraki toplantılarda daha aktif katılım bekliyoruz’’ ifadelerini kullandı.
‘Suriye krizinde en fazla inisiyatif alan tek üniversiteyiz’
2011 yılında Suriye krizi başladığı günden beri Gaziantep Üniversitesinin dünyada en fazla inisiyatif alan tek üniversite olduğunu belirten Rektör Gür, “Bir taraftan İngilizce, Türkçe ve Arapça olmak üzere 3 dilli eğitime Suriyelileri katarken aynı zamanda kendi güvenlikli bölge alanlarında Suriye tarafında da herhangi bir eğitime ulaşamayan gençlere de yükseköğretim kapılarını açtık. Bu vesileyle bir taraftan Cerablus’ta Meslek Yüksekokulu, Azez’de İslami İlimler Fakültesi El Bap’ ta İktisat Bilimleri Fakültesi, Afrin’de de öğretmenlerimizi yetiştirmek üzere Eğitim Fakültesi açtık. Bu tabi ki Türkiye açısından da çok yeni bir deneyimdi, ancak bu deneyimin üstesinden Gaziantep üniversitesi gibi köklü bir üniversite gelebilirdi. Ve umuyoruz ki burada sağladığımız başarılarla yeni fakülteler de bu işin içerisine eklenecek. Ve orada bir tek gencimiz bile eğitimsiz yükseköğretimsiz kalmama hedefine ulaşmış olacağız’’ diye konuştu.
‘Hangi konumda olduğumuz belli değil, seyahat özgürlüğümüz yok’
Türk ve Suriyeli STK’ların bir araya gelerek sıkıntılarını sorunlarını bu konuşmaları açısından bu tür toplantıları çok değerli bulduğuna dikkat çeken Minberşam Derneği Başkanı Ali Bekir “Bu toplantılarda konuşulan sorunlara çözüm bularak yetkili makamlara bu çözümlerin ulaştırılmasını istiyoruz. Çünkü böylelikle halkların birbiriyle entegrasyonu daha hızlı ve kolay olacaktır. Şunu biz çok iyi biliyoruz ki, mültecilerle ilgili kanun yeni bir kanundur. 2013’te Uluslararası Koruma Kanunu adında bir kanun çıktı. Bu doğrultuda Suriye’ye yönelik ‘Geçici Koruma Kanunu’ olduğunu biliyoruz. Bunların uygulanması çok yeni, bazı eksikler var. Özellikle geçmiş yıllarda Suriyelilerin birçoğu hangi konumda olduklarını bilmiyorlardı. Bazıları misafir olduklarını, bazıları muhacir, bazıları mülteci. Ama aslında bu Suriyeliler Türkiye’ye geldiklerinde 2-3 yıl sonra bu kanun çıktı ve bir takım koruma mekanizmaları çalıştı. Masala sağlık alanında tüm Suriyelilerin tespiti, sağlık alanında herhangi bir eksiklik yok. Geçici koruma altında olan herhangi bir Suriyeli, hastaneye sağlık ocağına gidip muayene olup, gerekli tedavisini olabiliyor. Ama iş ve çalışma izni almak zor. Mesela 4 milyona yakın Suriyeli var ama hala eski kanun uygulanıyor. Çalışma hakkı ile ilgili kolaylık sağlanması lazım. Bir diğer sorun, Surelilerin seyahat özgürlüğü ile ilgili. İller arasında dolaşımın daha rahat ve kolay olması gerekiyor. Mesela İstanbul’a izin alamıyor, Hatay’a İzmir’e zorlukla alıyor’’ ifadelerini kullandı.
‘’Öğretmen öğretmen olarak görülmüyor, plakalar ayrıştırıcı, Suriye’ye gidenlerden dönmemeleri için imza alınıyor, medya nefret dili kullanıyor’’
Öte yandan her meslek ve kesimden geniş katılımın olduğu toplantıda katılımcıların söz alarak gündeme getirdiği uyum ve entegrasyon sorunlarını ise aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
“- Suriyeli öğretmenler öğretmen olarak görülmüyor, para karşılığı iş yapan biri olarak görülüyor.
-Suriyeli araçların plakaları bile farklı, ayrıştırıcı bir sistem uygulanıyor.
-Türkiye’den giden Suriyelilere geri dönmeyecek diye kâğıt imzalatılıyor. Belki o giden Suriyeli ticaret anlamında Türkiye’ye faydalı olabilecek durumları doğuracak.
– Bu bölge milliyetçilikten çok sıkıntılar yaşadı. Kürt Türk ve Arap milliyetçiliği bizim hep geri kalmamıza neden oldu. STK’lar bu anlamda kendilerini geliştirerek ortak noktalar oluşturulmalı. Böyle toplantıların arttırılarak gelecek için çözümler bulunulmalı.
– Kentte insanlar arasında bir sorun yaşandığı zaman medya bu olayı Suriyeli ve Türkler arasında yaşanan bir problem gibi servis etmemelidir. Bu halkları birbirine düşman ederek daha büyük sorunlara yol açar.
– Nefret söylemi doğru olmayan bilgiler üzerine kuruludur. Suriyeli vatandaşların Türk kaynaklarından faydalandıkları iddia edilerek, bunun üzerinden bir nefret söylemi geliştiriliyor. Bu tür durumlara sadece devlet organlarının resmi açıklamaları yetmez. Biz STK temsilcileri olarak da bu tür nefret söylemlerinin ortadan kaldırılması için Suriyeli ve Türkler olarak resim, şiir sanat çalışmaları yapmalıyız. Bu anlamda bu kültürel toplantıların geliştirilmesi ve daha kolay sağlanması gerekiyor.
-Suriyeliler Türkiye istikrarsız yaşıyorlar. Türk medyası bu konuda yükümlülüklerini sorumluluklarını yeterince yerine getirmedikleri için böyle şeyler yaşanıyor. Örneğin şimdiye kadar bizim kiralarımızı bile Türk devletinin ödediği biliniyor. Buradan mal almamıza izin verilmiyor. Burada bütün zamanımızı çocuklarımızı nasıl geçindirebiliriz, nasıl oturum alabiliriz diye düşünerek geçiriyoruz. Ülkemize dönebilmek için rejime binlerce dolar para ödüyoruz, o paralar da bomba olarak oradaki kardeşlerimizin üzerine yağıyor.
– Projelerin hepsinde uyum ve entegrasyon sürecinde belediyelerin yaptığı şeyler faydalanıcılardan uzak bir şekilde yapıldı. Bu projeler gerçekten uzaktı. Bu toplantı çok faydalı. Çünkü problemleri çözmek için insanları dinlemek lazım. Dışişleri bakanlığındaki bir sorumlu şunu söyledi. Bir hafta Suriye’nin kuzeyine giden insan bilirkişi olarak kabul ediliyor dedi. Suriye’yi bilen kişilerin bilirkişi olarak kabul edilmeli. Problemleri doğru bir şekilde anlamalıyız. Bu problemi çözmek için problemin özüne bakmalıyız. Suriyelilerin yaşadığı bir başka problem de kamplar. Orada insan insanlığını kaybediyor. Bu problem şimdi ve gelecekte olumsuz etkileri olacaktır..’’
Orhan Erkılıç – Jiyan Cin
GENEL
22 Kasım 2024GENEL
22 Kasım 2024GENEL
22 Kasım 2024ASAYİŞ
22 Kasım 2024GENEL
22 Kasım 2024GENEL
22 Kasım 2024ASAYİŞ
22 Kasım 2024